Sahip Olduklarımız

SAHİP OLDUKLARIMIZ

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Zeynep, sahip olduklarına şükrederek perdeyi araladı. Günlerinin aydınlık olmasını dileyerek ev halkını uyandırdı. Kahvaltı hazırlığına başladı, ekmekler kızartıldı. Anneanneden gelen ev yapımı reçeller, tereyağı ile buluştu. Pazardan alınan domates, biber ve salatalık sofrada yerini aldı. Dumanı üstünde tüten çaylar yudumlandı. İyi dileklerle Ömer ve Feyza okula, koca bey de işe uğurlandı. Zeynep için ise günlük temizlik rutini başlamıştı. Ev süpürüldü, silindi, sabah bulaşıkları yıkandı.

Öğleden sonra arkadaşı Pakize oturmaya gelecekti. Çocuklarının yaşları yakındı, iyi de anlaşıyorlardı. Kısır yapmaya karar verdi, yanına da kek. Özene bezene yaptığı tarçınlı cevizli keki, fırının ayarsızlığından kabarmamıştı. “Ne yapayım olduğu kadar…” diyerek masayı hazırladı.

Pakize geldiğinde her şey hazırdı. Hazırlanmış masa dikkatini çekti; “Yine döktürmüşsün Zeynebim!” dedi. Kekin tadına bakarken az kabarmasından yakınsa da tabağını bitirdi. Bir yandan da evin, aile için ne kadar önemli olduğunu anlattı. Zeynep ile birlikte olunca pek dedikodu yapamadığı için aileyle ilgili konulardan bahsederdi hep. İnsanlık dersi veren konuşmasının ardından, yeni aldığı evi anlatmaya sıra geldi. Kış bahçesi, ebeveyn banyosu, jakuzisi, misafir yatak odası, giyinme odası ve barbekü alanı hepsini yeniden tasarlatmışlardı. Bu süreçte, ne kadar çok yorulduğundan dert yandı. Söylediğine göre eşi Enes, Pakize’ye hiç kıyamıyordu. Taşınma telaşının ardından rahatlaması için geçen hafta tatil köyüne gitmişlerdi. Bu sürprizlerin, hayatlarına renk kattığından uzun uzun bahsetti. Her zamanki gibi Pakize’nin sahip olduğu yeni bir şey ile sınırlı kalan sohbetlerinden sonra misafirini uğurladı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Misafirin arkasından ortalığı toparlarken, bir Pakize’nin hayatını bir de kendininkini düşündü Zeynep. Kendileri her ortamda eğlenir ve eğlendirirdi. Çocukları, birkaç oyuncak ya da boncukla saatlerce vakit geçirir ve sıkılmazlardı. Evlerinin önündeki belediye parkında yaşadıklarını, lunaparka gitmiş gibi anlatırlardı. Bulundukları her ortamın hakkını verirlerdi. Evleri yeni değildi, bazı tadilatlara ihtiyacı vardı. Ama çok da takılmazdı bunlara. Küçük, şirin ve huzur veren bir evleri vardı onlara göre.  Her gün bir tarafı ile uğraşıyor ve giderek güzelleştiriyorlardı yuvalarını. Akşamları hazırladığı yiyecekler eşliğinde ailece oyunlar oynuyor ve her günü bayram gibi geçiriyorlardı. Öyle tatillere gidemiyorlardı ancak her pazar aile günüydü onlar için. Bir piknik, bir gezi organize ederlerdi. Zeynep’in akrabaları hala memleketlerindeki köylerde yaşıyordu. Yaz tatilinde ailece iki haftalığına onları ziyaret ederlerdi. Köy havası almak yeterdi onlara. Hem kışlık erzaklarını da hazırlayıp dönerlerdi evlerine. Çocukları, bu tatili iple çekerdi. Akrabaları da onları özlemle beklerdi. Tok gönüllü oluşları, ufak şeylerden mutlu olmaları, sakinlikleri huzur verirdi. Güzel bir manzarayı izliyor gibi hissettirirdi. Hep doğruları söylerlerdi; bu, davranışlarına da yansırdı. İnsanların bu hali, güven verirdi, insana yakınlaşma isteği uyandırırdı. İnsanlarının, mekânı güzelleştirdiği yerlerdi oralar...

Tatile gitmeden bulunduğu mekândaki insanlar da güzeldi ona göre. Komşularıyla, eşinin akrabalarıyla güzel bir bağ kurmuştu. Mahallesi de huzur verirdi Zeynep’e. Pakize ile hatta daha önce Pakize’nin annesi ile aynı mahallede oturan kayınvalidesi vasıtasıyla tanışmışlardı. Sonra da Pakize ile tanıştırılmıştı. Pakize’nin annesi Şerife teyze, Zeynep’in kızına iyi geleceğine inanırdı. Çünkü Pakize sürekli sahip olduğu imkânlardan bahseder ancak yalnızlıktan yakınırdı. Eşinin ilgisizliğinden, çocukların tableti bırakmamasından, kayınvalidesinden, görümcesinden… Liste uzundu. İnsanları dinlemek istemez, çoğunlukla kendi gündemini anlatır veya birilerinin dedikodusunu yapardı. Ve kesinlikle hiçbir şeyden memnun olmazdı.   Yeterince imkânı olmasına rağmen bir o kadar mutsuz, şikâyetçi ve isyankâr bir insandı. Adeta sahip oldukları, ona sahip olmuştu ve sahip olduğu değer yargılarını ona unutturmuştu.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Sahip oldukların ve sahip olmak istediklerin, sana Sahibini unutturmasın. Yoksa sahip oldukların ve sahip olmak istediklerin yeni sahibin olur.

 


  Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar. 


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi “ programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”

Yahya Hamurcu

 

Yorumlar

  1. Gerçek sahibini;
    Sahip olduklarında,
    Sahip olmadıklarında,
    Asla sahip olamayacaklarında; algılayabilenlerden olmak ümidiyle...

    YanıtlaSil
  2. Sahip olduklarımi düşündürdu bana. Gerçekten kendimin nankorlugunu görmeme vesile oldunuz. Yazıların devamını bekliyoruz ailece. Kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  3. Ne güzel anlatmışsınız. Mekânın değil ortamın önemli olduğunu. Bazen bir parka gidersin ve sevdiğin insanlarla 5 yıldızı bir otelde almadığın keyfi alırsın. Hep faydalı ve güzel ortamlarda olmak ümidiyle. Kaleminize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  4. İnsan birşeylere sahip olmak istedikçe, eğer faydaya yönelik bir amacı yoksa, bir süre sonra elde ettiği şeyler ona sahip olmaya başlar. Hayatın değişmez yasası...

    YanıtlaSil
  5. Sahip oldukların ve sahip olmak istediklerin, sana Sahibini unutturmasın. Yoksa sahip oldukların ve sahip olmak istediklerin yeni sahibin olur.

    YanıtlaSil
  6. Sahip olduklarım aslında bana sahip olmuşsa...çok güzel teşekkürler...

    YanıtlaSil
  7. İnsanın sahip olduğu konuma dair farkındalığı yaşam stilini beklentisini zenginliğini ve fakirliğini belirliyor. Gerçek sahibi unutan sahte bir yaşam sürer...

    YanıtlaSil
  8. Neye sahip olmak istediğine karar vermek ne kadarda önemli. Çünkü sahip olduklarım sayesinde sahip olmayacaklarımda dizayn edilecek...

    YanıtlaSil
  9. Sahip oldukların ve sahip olmak istediklerin sana gerçek sahibini unutturmamalı. Yoksa bu dünyada olma amacını da unutmaya başlar.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli