Korkulu Rüyamın Üstündeyim

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

 KORKULU RÜYAMIN ÜSTÜNDEYİM

O kadar çok korkuyordu ki... Tartılacağı için akşamdan beri neredeyse hiçbir şey yememişti. Gözlerini kapattı, nefesini tuttu ve hop! Çıkıverdi. Nevri dönmüştü resmen. Bu nasıl bir rakamdı böyle? Emekleri boşa mı gidiyordu? Gözlerinden yaşlar süzüldü. Geçen gün içine giremediği pantolonu meğer yıkamaktan çekmemişti. Sebep bizzat kendi tombikliğiydi. " Artık bu kadarı yeter, su içsem yarıyor ayol!" diye düşünürken aynadaki haline baktı. Fazlalıkları günbegün artıyordu, tabi hastalıkları da öyle... Peki kiloları arttıkça hali nice olacaktı?

Geçen sene çok uğraşmış, hatta diyetisyen desteği almıştı. Azmetmiş, altı ay içinde yirmi kilo birden vermişti. Sonrasında yavaş yavaş kilo alma serüveni yeniden başlamıştı. Ne zaman bir iki kilo fazla çıksa, “Ama duur! Ben önümüzdeki hafta dikkat eder bu kiloyu veririm!” demişti. Peki öyle mi oldu? Tabi ki de hayır. Her pazartesi diyete başlama ümidi ile aylar gelip geçmişti. Ay sonu geldiğinde, baskül Pınar’ın korkulu rüyası olmaya başlamıştı. Bugün artık kendisiyle yüzleşecekti, tüm cesaretini toplayıp, düşünmek ve bu kısır döngüden çıkmak zorundaydı. Kendini geri dönüşü olmayan bir yolun başında hissetti. Böyle duygusallaşıp ağlayarak problemlerini çözemezdi.

Yüzleşmek

Düşündü... Zayıfladıktan sonra günbegün artan kilolarına dikkat edebilseydi… Bir iki kilo deyip küçümsemeseydi, bu hale gelmeyecekti. Bir lokmadan bir şey olmaz kafası, bu hale getirmişti. Hem zaten diyetisyeni ona kilo kontrolünü de öğretmişti. “İnsan, bilmesine rağmen neden yapamaz?” diye düşündü. Yedikçe de yiyesi geliyordu, kendini durduramıyordu. “Ben de insanım, ne yapayım, canım çok çekti. Bir lokma alayım dedim, kendimi durduramadım.” diye düşündü. “Evet, ara sıra kaçamaklar yapabilirsiniz ama sonra yine sağlıklı beslenmeye devam etmelisiniz.” demişti diyetisyeni. Hatasından neden ders alamıyordu… “Bir sefer kaçırdım, bunu da yiyim tamam! Daha yemem” diyerek neden görmezden geliyordu? Düşündükçe canı sıkılıyordu.

Sonra kendisi için yemek yapmaya zamanı olmadığını düşündü. “Çok yoğun çalışıyorum. İş, ev, çocuk, hangi ara kendime sağlıklı yemek hazırlayacaktım.” diye bahaneler üretmeye çalıştı. Çok seviyordu bu bahaneleri. Ona işini kolaylaştırıyor ve o anlık acısını hafifletiyordu ama o anlık. Aslında yaptığının ne olduğunu kendi de bal gibi biliyordu. Asıl sorundan kaçarak kendini haklı çıkarmaya çalışıyordu sadece. Çünkü yaptığı davranışın sonucunu görmek istemiyordu.

Neyi feda ediyordu?

Hep çok fedakâr bir insandı Pınar. Hiç kimseye hayır diyemezdi, tıpkı yemeklere diyemediği gibi... Başkaları için zamanını, parasını, enerjisini hunharca harcayabilirdi ancak konu kendine geldiğinde çok cimriydi. Hayatın içinde sürekli koşturur, bir yerlere yetişmeye çalışırdı. Eşi de çok yoğun çalıştığı için birçok işi üstlenmişti. Bundan gocunmaz, alış-veriş de yapar, çocukların okullarıyla da ilgilenirdi. Hatta eşinin ailesinin ihtiyaçlarını bile o karşılardı. Bu arada annesi de yaşlanmıştı. Evin en büyük çocuğu olduğundan sorumluluk genelde ona kalıyordu. Küçük kardeşinin hep bir işi vardı. Çocukluğundan beri böyleydi. Babasını kaybettiklerinde Pınar on, kardeşi de altı yaşındaydı ve o hep küçüktü, yapamazdı. Pınar büyüktü, her şeyi yapabilirdi.

Özlem ve Yemek

Babasını ne kadar özlediğini düşündü birden, içi cız etti. Bir sarılabilse sanki içindeki tüm boşluk dolacak gibiydi. Çünkü ne zaman babasını düşünse… İçinde yeri doldurulamaz bir boşluk hissediyordu. Babası o kadar sevgi dolu bir adamdı ki… İşten alışveriş poşetleriyle gelir, gününün nasıl geçtiğini sorardı. Saçlarını okşar, yemekte onunla uzun uzun sohbet ederdi. Babası aklına geldiğinde otomatik olarak sofra, tabaklar ve yemekler de beliriveriyordu zihninde. 

Babasının acı kaybıyla, annesi depresyona girmiş, çocuklarla çok ilgilenememişti. Annesi görselliğe önem veren bir kadındı ve kilo almamaya özen gösterirdi. Aslında Pınar tam da bu dönemde başlamıştı yemeye. Babasını her özleyip yediğinde, annesi ona “yeme artık!” diyordu. Hem kırılıyor hem üzülüyor hem de yedikçe yiyesi geliyordu. Annesi saçlarını okşasın, sarılıp uyusun istiyordu ama duygularını ifade edemedikçe kendini yemeye vurdu. Sanki, ihtiyacı olan bütün sevgiyi yemek yemekten alıyordu…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Ertelenen Hayat...

İnsanlar onu sevsin istiyordu ve insanların onu sevmesi için de sürekli çabalıyordu. Neyi varsa sınırsız veriyordu. Peki ya sınırsız mıydı? Artık çok yorulmuştu, o da insandı. Neden hep ertelemişti ki hayatını, sağlığını? Neden hiç düşünmemişti bunları? Daha fazla taşıyacak gücü var mıydı?

Canı her sıkıldığında “Zaten hayatta bir yiyerek mutlu oluyorum, başka ne keyfim var ki? Beş dakika da ben mutlu olayım.” diye düşünüp hayata kahırlanıp kendini yemeğe vuruyordu.

Bu Kadar Zor muydu

Pınar aynaya bakarken;

“Neden”

 “Neden bu kadar zor?”

 “Neden kendime kötülük yaptığımı bilmeme rağmen erteliyorum?”

Diye sorular sordu kendi kendine. Bugün kendisi ile yüzleşmek istiyordu…

 Bu hayatın yetki ve sorumluluğu bendeyse, bir karar vermek zorundayım.

Yaptığım her kaçamakta “Aman artık gitti nasıl olsa!” deyip kendime zulmetmekten ne zaman vazgeçeceğim?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: 

 “İnsan hata yapar, önemli olan fark edip deneyim çıkarmak ve hatada ısrar etmemektir.”

Pınar ilk defa ciddi ciddi gerçeğiyle yüzleşiyordu. Kendine yeniden bir hedef belirlemek zorundaydı. Geçmişe gitti, yirmi kiloyu verdiği zaman nasıl hissettiğini hatırladı. Özgüveni yerine gelmişti. Hayatın içinde daha özgür olabilirdi. Aynanın karşısında daha mutlu olabilirdi. Evet on kilo almış olsa da hiç ertelemeden bugün başlayacak ve eski haline dönecekti. Treni kaçırmak istemiyordu artık. Bedeni onun sorumluluğundaydı…

O zaman önce kendine karşı olan görevlerini yapmalıydı. Sağlıklı beslenmek, spor yapmak, kendisine vakit ayırmak ve en önemlisi de her acı çektiğinde gidip yemeğe sarılmamak...

Gülümsedi, “Bir kere başardım, bir daha neden yapamayayım?” fikri ona çok iyi gelmişti. Babası da olsa ona bunları söylerdi. Bir an onu yanında hissetti. Yüreği sıcacıktı, içini bir umut ve huzur kaplayıverdi...



Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar. 

“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”



Yahya Hamurcu


Yorumlar

  1. Ahh ahh kadınların ortak sorunu😬 çok samimi bir yazı elinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. İnsanın kendi hatalarına bilinç veriyor olması, iç dünyasına dönmesi, ders alabilen olması kıymetli olan, zihnimizde bizim de yapmamız gerekenleri düşündüren yazınız için teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Karar vermek ve hemen uygulamak.insanı bu hayatta ne kadar çok ileriye getiren bir yasa🌸

    YanıtlaSil
  4. Başkaları için zamanını, parasını, enerjisini hunharca harcayabilirdi ancak konu kendine geldiğinde çok cimriydi... Bu cümle çok vurucu oldu..

    YanıtlaSil
  5. Doğru yolda verdiğimiz kararlardan düşsek de tekrar tekrar kalkıp devam etmek dileğiyle 💐 emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  6. Had harekete geçelim:) biri bizim için yapmayacağı için kendimiz için yapalım bunu☺️ Emeğinize sağlık…

    YanıtlaSil
  7. Bir kadın atasözü derki Ah ne zor anlık acılara katlanabilmek😊
    Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  8. O tartı bir kadının gerçekten korkulu rüyası olabiliyor :)
    Emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  9. Duygularımı çokça tercüme eden bir yazı olmuş:))

    YanıtlaSil
  10. Hata yapmadan yaşamak mümkün değil. Mesele Hiç hatasız olmak değil. Yaptıktan sonra ders çıkarmak aynı hatayı yeniden yapmamak. 🌸Emeğinize sağlık. 🙂

    YanıtlaSil
  11. evet, birçoğumuzun korkulu rüyası.. Farklı bir gözle bakmamızı sağladınız, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  12. Gerçekten net olunca ve kararlı olunca varıyor insan mutlu sonuca… çok güzel yazı teşekkürler…

    YanıtlaSil
  13. Yapabileceğimizi kendimize, zihnimize ispatladık mı karar vermesi de harekete geçmesi de daha kolay oluyor... Ellerinize sağlık 🌼

    YanıtlaSil
  14. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  15. “İnsan hata yapar, önemli olan fark edip deneyim çıkarmak ve hatada ısrar etmemektir.” Hayatın özeti gerçekten

    YanıtlaSil
  16. Yazı çok samimi ve gerçekti. İnsan ne kadar kabul etmese de bazı şeyleri… Kendini içinde bulduğu bir yazı geliyor ve ona farkettiriyor. İnşallah biz de harekete geçip hedefe konsantre olabilenlerden oluruz.

    YanıtlaSil
  17. Ertelenen hayatlar… Bu kadar hassas bir konuda nazik ve samimi bir anlatım olmuş. Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. Daha fazla insana ulaşması dileğiyle… 🌷

    YanıtlaSil
  18. Emeğinize sağlık. Hayatı ertelemeden harekete geçebiliriz umarım.

    YanıtlaSil
  19. Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Ertelediklerimizi ertelememek için iyi bir motivasyon yazısı…

    YanıtlaSil
  20. “İnsan hata yapar, önemli olan fark edip deneyim çıkarmak ve hatada ısrar etmemektir.”

    YanıtlaSil
  21. Gerçekten gerçekle yüzleşip onu kabul etmenin yanın da uygulamak kolay değil. . Dileğim herkes kararının arkasında durabilsin.

    YanıtlaSil
  22.  “İnsan hata yapar, önemli olan fark edip deneyim çıkarmak ve hatada ısrar etmemektir.”
    Hayatı ertelemeyenlerden ve hatada ısrar etmeyenlerden olabilme dileğiyle…
    Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷

    YanıtlaSil
  23. Sadece doğru olanı istemek yetmiyor, o doğrunun getireceği tüm zorlukları da göze almak mesele...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli