Spot Işıkları

SPOT IŞIKLARI


Spot ışıklarının altındaki sahne, herkesin olmak istediği bir yerdi. Arkasında dekor olarak sadece siyah bir perde vardı. Melek, beyaz elbisesiyle en uzaktan bile seçilebiliyordu. Yüzlerce kişi, birazdan onu dinleyecekti. Uluslararası bir konferansa konuşmacı olarak davet edilmişti. Şu an durduğu yeri hayal bile edemezdi. Onunkisi küçük bir kasabadan dünyaya ulaşan bir başarı öyküydü. Sahneden dinleyicilere bakıyordu. Hayatı film şeridi gibi gözünün önünden geçmeye başlamıştı.  

Şehirden uzak bir balıkçı kasabasında doğmuştu Melek. İyi bir ailesi ve çevresi olmuştu. Babası balıkçı, annesi ev hanımıydı. Kalabalık bir akraba ortamında büyümüştü ama tek çocuktu.  Ailesinin çok fazla beklentisi yoktu Melek’ten. Belki narin olduğu için belki de evin bir kızı olduğu için. Ama evlenme yaşı da geçiyordu. Ailesi “Tanıdığımız bir ailenin oğlu ile evlense de bir yuvası olsa…” diye düşünüyordu. Onlar böyle düşünedursun hayat Melek’e bambaşka bir öykü hazırlamıştı. Kimsenin tahmin edemeyeceği bir öykü hatta Melek’in bile.

O gün sıradan bir gündü. Her sabah olduğu gibi köpeğiyle sahilde yürümeye çıkmıştı. Bir anda başlayan yağmur, sahilde yürümeyi zorlaştırdı. O sırada dikkatini balıkçı barakalarındaki olağandışı kalabalık çekti. Üç kişi, tanıdık bir balıkçı teknesine alelacele binmeye çalışıyordu. Pazar günleri kimse balığa çıkmazdı. Meraklı ama temkinli adımlarla balıkçı barakasına yaklaştı. Onun barakaya varması ile balıkçı teknesinin limandan ayrılması bir oldu. Melek bir şey anlamadı ama içerden bebek sesi geliyordu. Köpeği ile içeri girdi. Evet,  bu bir bebekti ve ağlıyordu. Çok şaşırdı "Annesi nerede ki bu bebeğin?" dedi. Hızla uzaklaşan tekneye seslendiyse de duyan olmadı.

Deneyimsel Taş Öğretisi

Sahil güvenlikte görev yapan eniştesini aradı hemen. Çok geçmeden polisler de gelmişti. Bebeği de alıp hep beraber karakola gittiler. Bu arada eniştesi sahil güvenlik feribotlarıyla,  tekneye ulaşmayı başarmıştı. 

Olayın aslı ilerleyen günlerde anlaşıldı. Bir hafta önce yabancı uyruklu bir çift kaçan tekneyle anlaşmıştı. Yurtdışına kaçmak istiyorlardı, kendileri gibi bir grupla yola çıkacaklardı.  Yeni doğmuş bebekleri ve iki küçük çocukları daha vardı. Yirmi kişilik grup bir gün önce yola çıkmıştı.  Fakat tekne rüzgarda alabora olmuştu. Tekneden sadece 4 kişi kurtulmuştu. Üç tanesi insanları yurt dışına kaçıracak olan mürettebattı ve biri de bu bebek. Ailesinden kimsesi kalmamıştı bebeğin. Alabora olan tekneden kalanları sahildeki balıkçılar kurtarmıştı. İnsan kaçakçıları balıkçıların desteğiyle birkaç saat sonra kendine gelmişti. Bu sefer onlara yardım eden balıkçıları etkisiz hale getirmişlerdi. Balıkçıların teknelerini alarak kaçacaklardı. Bebeği kendileri ile götüremezlerdi, onu da bir barakanın içine bırakıp tekneye binmişlerdi. Sonuç olarak bir yandan soğuk, bir yandan açlık ve korkunun etkisi ile ağlayan bebek Melek ablasının dikkatini çekmeyi başarmıştı. 

Melek’in başına tuhaf olaylar gelirdi ama bu seferki çok başkaydı. Bir keresinde hırsızları kuyumcu soyarken yakalatmıştı. Bir kere de pazarda kalp krizi geçiren birine kalp masajı yapmıştı. Bu arada her yaz mutlaka birkaç kişiyi boğulmaktan kurtarırdı. 

Ailesi endişelense de, Melek böyle olayların içinde olmaktan şikayetçi değildi. Bu tür kriz anlarında, korkardı aslında ama kendi kendine “Yapabilirsin!” diye cesaret de verirdi. Bir şeyler yapabildikçe de kendini çok güçlü hissederdi. Başkalarına fayda vermenin en güzel tarafı kişinin marifetlenmesiydi belki. Etrafındaki çoğu insanın halledemediği işler, onun için çocuk oyuncağıydı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; "Cesaret korkmaya rağmen adım atabilmektir.

Neyden korkup, neye cesaret gösteriyoruz? 

İyilik adına bir cesaret mi?

Yoksa kötülük adına bir cesaret mi? 

Melek bebeği bulduğu günden sonra, hayatı değişmişti. Kimsesiz olduğu için Çocuk Esirgeme Kurumu’nun koruması altına alınmıştı ama Melek nerede ise her gün gidip onu görüyordu. Ona bakınca kalbi ısınıyordu sanki.  Kasabanın Çocuk Esirgeme Kurumu küçük bir yerdi ve geçici bir yer gibi çalışıyordu. Çocuklar bir süre burada kaldıktan sonra şehre gönderilirdi. Onu göremeyeceğini düşününce çok üzüldü. Onun bakımını üstlenmek istiyordu ama evli olmadığı için emin olamamıştı. Sorsam ne çıkar diye düşündü. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Sorumluluk alana hayat yetkiyi de peşinden gönderiyordu.

Melek için de aynen böyle olmuştu ve sorduğunda aldı cevap onu çok mutlu etmişti. Kanunlar değişmiş ve artık bekar bayanlar da koruyucu anne olabiliyormuş. Kimsesiz bebeğin koruyucu ailesi olmaya karar verdi. Annesi ile babası çok karşı çıksa da, “Başına iş mi almak istiyorsun? Evlenip kendi çocuğuna baksana!” dese de kararlıydı Melek. 

Böylece de tüm hayatı değişti.  Hayat ona ummadığı kapılar açtı. Öyle ki, Melek bile bu kadarını beklemiyordu. Kimsesiz çocukları hayata hazırlamak için eğitimler vermişti. Bir sürü bebeğin koruyucu Melek’i olmuştu. Etrafındakilere koruyucu aile olmalarını tavsiye etmişti. Sonra bunu bir misyon haline getirmişti. Kasabasının dışında şehre ve sonra civar şehirlere, derken tüm ülkeye ulaşan çalışmaları olmuştu. 

İşte, yıllar sonra şimdi sahnedeydi. Kimsesiz çocuklarla ilgili elde ettiği başarılardan dolayı davet edilmişti. Eline verilen ödülü teşekkürle alıp bir kenara koymuştu. Çünkü mesele bir ödülden çok öteydi. Onu oraya getiren ana mesajı vermeliydi.  Bir başarı varsa bu herkesin yapabileceği bir şeye dönüşmeliydi. Spot ışıklarının altında, misyonunu anlatacaktı. Fakat konuşmasına başlamadan, seyircileri süzerken gözü özellikle birini aradı. Şimdi on sekiz yaşında genç bir kız olan o minik bebeği. Onu hayatına aldığına hiç pişman olmamıştı Melek. Emeğinin karşılığını fazlası ile almıştı.  Gözleri ışıl ışıl, çalışkan ve güzel bir kız olmuştu Işıl… Genç kızla göz göze geldi ve konuşmasına başladı.

"İyiliğin karşılığı, iyilikten başka bir şey değildir."






Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar. 


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”“Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”

Yahya Hamurcu 




Yorumlar

  1. İyiliğin karşılığı iyilikten başka birşey değil… çoook güzel yazı kalbinize kaleminize sağlık🤍

    YanıtlaSil
  2. "İyiliğin karşılığı, iyilikten başka bir şey değildir." Amenna :)

    YanıtlaSil
  3. İyiliğin karşılığı, iyilikten başka bir şey değildir...
    İyilik iyiliği doğurur da...
    Teşekkürler 🍃

    YanıtlaSil
  4. Keşke tüm insanlar bu hayatta bir Melek gibi kimsesiz çocuklara bu kadar duyarlı olabilse... Çok dokunaklı çok güzel bir yazı emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Normalde insan kendisini ihtiyacını düşünür ama başkasının ihtiyacını düşünen insan ise çok kıymetlidır.

    YanıtlaSil
  6. İnsanı içine çeken, örnek alınası insanların olduğunu bilmek güzel :)

    YanıtlaSil
  7. Keşke insanların ihtiyaçlarını giderirken Melek kadar cesaretli olabilsek ve iyiliklerimizin ligi de değişse.. kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  8. Sibel Basılgan1 Mart 2024 21:51

    Çok güzel bir yazı düşüncenize kaleminize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli