Kuşlar, Komşular ve Pırasa

KUŞLAR, KOMŞULAR ve PIRASA

Deneyimsel Tasarım Öğretisi


İnsanoğlunun şikâyeti bitmez bu hayatta hatta bu çoğu kez, insanları kötü sıfatlarla etiketlemeye kadar gider.  Kimine düzenbaz, kimine sevimsiz, kimine kötü, kimine ahlaksız der.
    

     -Bak yine bütün balkonu kirletmişler bıktım bu kuşlardan!

     -Ne oldu Ayten Hanım ne söyleniyorsun yine?

     -Pırıl pırıl yapmıştım balkonu, hale bak!

     -Kuşlarla da mı kavga etmeye başladın artık? İlahi!

     -Ben herkesle kavga mı ediyorum Hilmi Bey, sen ne demek istiyorsun?

     -Kavga demeyelim de şikâyet diyelim. Hep bir beğenmeme halin vardır ya senin hani.

     -Yok yok kavga diyelim.

     -Geçen gün de üst kattaki komşudan şikâyet ediyordun. Gürültü yapıyorlar diye söylenip durdun. Küçük çocukları var, sessiz nasıl büyüyecek bu çocuklar? Biz de çocuk büyüttük. Hem kaç yıllık komşularımız birbirimize biraz anlayışlı olmamız gerekmiyor mu?

     -Ay tamam tamam sen herkese anlayışlı olmaya devam et.  Ben mutfağa geçiyorum.

Halil Bey ve Ayten Hanım otuz beş senedir evlilerdi, üç çocukları vardı. En büyük kızları Esma, ortanca olan oğlu Emre ve küçük kızları Ebru. Ailece mutlu günleri de olmuştu, zor günleri de bolluk da görmüşlerdi kıtlık da.  Ama Ayten Hanım için öyle değildi. Şükredilecek bir şey yoktu onun hayatında hep sıkıntı vardı ona sorsanız. Ailenin olumlu günlerinde bile memnun olmadığı bir şey olurdu illaki. Muhakkak beğenmediği bir şey olurdu ya kuşlara şikâyet eder ya da kuşlar olmasa komşulara, komşular olmasa çocuklar aramıyor diye kızardı.

Halil Bey, insanlara da hak vermiyor değildi. Çocuklar her aradığında sitem ederdi anneleri “Niye aramıyorsunuz?” diye. Ya da komşular ufak bir tıkırtı yapsa sopayla tavana tavana vururdu ve anlamazlarsa da kapılarına dayanırdı. O böyle davrandıkça, iletişim kurduğu insanlar ondan uzaklaşırdı. Yavaş yavaş ilişkileri de kopmaya başlardı. Ama bunu hiç fark etmez, insanlardan dert yanmaya devam ederdi.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Şikâyet bunalımın dile vurma halidir ve tatminsizlikle olur.

Şikâyet, şikâyeti doğurur.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi


Evet, bu davranışlarından dolayı tüm komşuları yavaş yavaş uzaklaşmıştı Ayten Hanım’dan. Bir tek arkadaşı Nebahat Hanım vardı. O kadıncağızın da her şeyine bir kulp bulurdu. Ne yemeğini beğenirdi ne giyimini ne çocuklarını büyütme şeklini.

Ayten Hanım’ın sesi geldi mutfaktan:

-Bu pırasalar da ne? Halil Bey daha güzelini alamadın mı?

-Bak söyleyince kızıyorsun sonra, sıra pırasalara mı geldi.

-Anlaşıldı bugün seninle konuşulmuyor. Ben Nebahat’a gidiyorum bu yaptıklarını anlatıp rahatlamadan gelmeyeceğim. Kekimden de götüreyim onunkiler pek kuru oluyor.”

Ayten Hanım evden çıkalı iki dakika olmadan geri döndü. Yüzü bembeyazdı sessizce mutfaktaki sandalyeye bıraktı kendini. Halil Bey şaşkın halde ne olduğunu sordu ama hiç konuşmuyordu. Sonra yavaşça yerinden kalktı ve “Ben biraz uzanacağım.” diyerek yatak odasına geçti.

Akşam olmuş yemek saati gelmişti. Ayten Hanım saatlerdir odasından çıkmamıştı. Annesi rahatsız diye Ebru hazırlamıştı yemeği. Bu akşam yemekte Emre’nin yeni işini kutlayacaklardı. Esmaları da çağırmışlardı. Tüm kardeşler bir aradaydı. Her şey hazır olunca annelerini çağırdılar. Mutfağa girer girmez “Kızım bu tabaklar değil diğerleri!” demesini beklediler ama demedi. Ekmekleri neden ince dilimlemedin, bu bardaklar olmuş mu?” da demedi. Kısık bir sesle “Elinize sağlık.” dedi ve masadaki yerine oturdu. Herkes şaşkınlık içerisinde birbirine baktı. Yemekten sonra Emre’nin getirdiği tatlıyı ikram ettiler. Emre:

-Annem beğendin mi tatlıyı? Senin sevdiğinden bulamadım ama

-Çok güzel oğlum, kesene bereket.

O sırada gelini kahveleri getirdi.

Anne bunlar köpüksüz oldu, ben sana ayrı pişireceğim.” “Yok, kızım gerek yok, ben böyle de içerim.”

Tüm ailenin şaşkınlığı giderek artıyordu. Minik torunu çorapsız ortalıkta dolaşıyordu. “Böyle mi çocuk büyütülür?” bile dememişti. Yıllarca şikayetlerini dinledikten sonra bu durum fırtına öncesi sessizlik gibiydi.

Halil Bey daha fazla dayanamadı:

-Hanım neyin var söyle artık, hastaysan doktora gidelim. deyince.

Ayten hanım başını yerden kaldırmadan konuşmaya başladı:

-Ben bugün kendimle yüzleştim, bu halim ondan. Nebahat’e gitmiştim, kapıda bir sürü terlik görünce şaşırdım. Bütün komşular oradaydı ve beni çağırmamışlardı. Kapıyı çaldım, içerden gülme sesleri geliyordu, kapıyı duymadılar. Bir daha çalınca Nebahat’ın torunu açtı kapıyı ve içeriye seslendi “Anneanneeee, memnuniyetsiz Ayten teyze geldiii!” diye. “Bir anda bütün gülme sesleri kesildi içerden. Bana bir de isim takmışlar inanabiliyor musunuz? ‘Memnuniyetsiz’ Yıllarca neler yaşatmışım size o an o kelimeyle anladım.” diye ağlamaya başladı.

Bu hayatta hepimiz zaman zaman bir şeylerden şikâyet ederiz. Ama bir başladı mı giderek büyüyen bir çığa dönüşür şikayetler zinciri. Şikâyet kaşıntıya benzer hani önce eliniz, sonra kolunuz, sonra omzunuz kaşınır ya. Hatta siz kaşındıkça karşınızdaki de kaşınır. Kimi çocuğundan şikâyet eder, kimi eşinden, kimi arkadaşından, kimi işinden, kimi ailesinden, kilosundan, burnundan, saçından, kendinden... Sonu gelmez bir türlü.

Peki, şikâyet ettikçe problemlerimize çözüm bulabilir miyiz?

Ya da rahatlar mıyız gerçekten?

Şikâyet, insanı anlık olarak rahatlatır ama toplamdaki çözüm hakkını elinden alır. Çözemediğimiz problemler ise büyüyerek gelir karşımıza. Bir kuştan başlar, pırasaya geçer ve sonra da çocuklarımıza, arkadaşlarımıza derken tüm hayatımızı ele geçirir. İnsanların tahammül etmek zorunda kaldığı biri haline döneriz. Evet, tahammül edemedikçe tahammül edilmek zorunda kalan bir insana…

İnsan, bu kısır döngüyü “verilenlere şükürle” kırabilir mi ne dersiniz?



 Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar. 


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”“Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”

Yahya Hamurcu 


Yorumlar

  1. "'Şikâyet bunalımın dile vurma halidir ve tatminsizlikle olur.""
    Tebrikler.🤍

    YanıtlaSil
  2. Harika bir yazı..

    YanıtlaSil
  3. Aktarımlarınız çok güzel,ellerinize emeğinize sağlık.İhtiyacı olanlar çok bu alemde.Herkes okuyabilse bu yazıları.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli