HU HU KOMŞU NEREDESİN?
Evimizin karşına elli katlı bir rezidans
daha yapıldı. Görünüşe göre en az iki yüz daire var. Eskiden iki yüz aile olan
yerde mahalle olurdu. Artık nasıl bir devirdeyiz? Kimse önünde, arkasında,
üstünde, altında, karşısında kim oturuyor farkında değil. Hayatı sanal ortamlar
olan ama gerçekte hiç komşusu olmayan insanlar topluluğu... Aynı yerde oturan
ama birbirinden haberi olmayan bir mahalle gibi... Oysa eskiden bambaşkaydı.
Elli altmış yıl önceki dönemde yaşayanlar bunun tadına vardılar. Yeni nesil
için aynı şeyi söyleyemeyiz belki ama eskileri görenler çok şanslıydı. Aile
sıcaklığı ve kardeşliğin gerçek manasıyla yaşandığı komşuluklarımız vardı
eskiden. “Hu komşu neredesin? Haberin var mı Leyla ablanın kocası
kalp krizi geçirmiş. Hastaneye ziyarete
gidiyoruz istersen gel sen de.” diye başlayan cümlelerle birbirine destek
olmaya çalışırdı insanlar. Sokağa her çıktığımızda tanıdık simaları görüp hal
hatır sorardık. Oyun oynayan, atlayıp zıplayan çocuklar ve şen kahkahaları…
Cenazelerdeki yas ve düğünlerdeki mutluluktan mahalledeki herkese bir pay düştüğü
zamanlardı.
Öyle samimiydi ki insanlar birinin başı
sıkışsa hemen imdadına yetişirlerdi. Hele bir tane komşumuz vardı ki iyilikte
ve merhamette çok öndeydi. Herkes ona "Pamuk
Nine" diye seslenirdi. Gerçekten de lakabı gibi pamuk gibi bir
kadındı. Derdi olan mutlaka ona bir kahve içmeye giderdi. İşi de olsa zaman ayırır, herkesi sabırla dinlerdi. Pamuk Nine aynı zamanda çok çalışkandı.
Sürekli ya bahçesi ile uğraşır bir şeyler ekip biçerdi ya da elinde yünle bir
şey örüp dururdu. Yetiştirdiği sebze ve meyvelerden komşularına ikram ederdi.
Birine misafir gelse ve kalacak yer bulunamazsa o evinde ağırlardı. Çevresindeki
insanlara karşı o kadar duyarlıydı ki herkesin yardımına yetişirdi. Biri doğum
yapınca alınacak hediyeyi, diğeri hasta olunca edilecek ziyareti, başka birinin
cenazesinde yemekleri hep o yönetirdi. Mahalleyi de kendiyle birlikte
çalıştırırdı. Ona yakın olmak demek misafirperverlik, çalışkanlık ve
yardımseverlik gibi birçok güzel değerlerle yoğrulmak demekti. O gerçekten
mahalleye annelik, önderlik yapan biriydi.
Kimi mahallede Pamuk Nine, kimi
mahallede Asuman teyze, kimisinde Mehmet
amcaydı mahalle büyüğünün adı. Ama öyle ya da böyle mutlaka insanlara önder
olan iyi bir insan olurdu her mahallede.
Oysa günümüzde komşuluk ilişkileri o
kadar zayıfladı ki asansörde selam vermek komşuluk oldu. Birbirimizin kapısını
gürültü olunca şikâyet etmek için çalar olduk. Ev alırken komşuları, hiç
duymayacağımız, kalın duvarı olan binalar arıyoruz. Kendi mahremiyetimizi
korurken başkasının ihtiyaçlarından da kaçmaya çalıştığımızı fark etmiyoruz. Modernleşmeyle
beraber insanlardaki değişimi artık mimaride, şehir yapılanmasında bile
görebiliyoruz. Aralarından geçerken ürktüğümüz binalarda oturuyoruz. Gündüz
kapılarını çaldığımızda kimsenin açmadığı binalarda kendimizi yapayalnız
hissederek... İş telaşı, alışveriş koşturmacası gibi birçok somutluğun içinde
insanlığı hissedeceğimiz ortamların olmaması ne acı. Modernleşme ile her tür imkâna
sahip olurken soyut değerlerimizi ve o değerleri bize aktaracak büyüklerimizi
kaybetmemiz ne acı…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “İnsanı
değerli yapan hayatına kattığı soyut değerlerdir.”
İnsanları geçmişte bizden farklı kılan
şey yaşam tarzları idi. Değer verdikleri şeylerin önceliğinin farklı olmasıydı.
Güzel ahlak, helal kazanç için, paraya, makama ve birçok somutluğa yüz
çevirebiliyor olmalarıydı. Ne yazık ki artık komşularımız değişti çünkü bizler
değiştik. Bizler değişince de seçimlerimiz ve önem verdiklerimizin sıralaması
değişti. O komşuları bulamıyoruz çünkü biz de o komşuların hak ettiği komşular
değiliz artık...
Hu hu iyi insanlar neredesiniz?
Hu hu o iyi komşular neredesiniz?
Hu hu biz, neredeyiz?
O güzel komşulara sahip hala şanslı insanlar var....çok güzel bir konfor ihtiyacın olduğunda güveneceğin insanlar olması
YanıtlaSilNe yazık ki komşularımızı tanımadığımız zamlar oluyor..
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌸
Okurken kendi çocukluğuma gittim. Gerçekten ne kadar ihtiyaç görülen dönemlerdi. Düğüne cenazeye şehir dışından misafir geldimi komşular kapılarını açardı. ❤️
YanıtlaSilŞimdi aynı binada olan komşunu tanımıyorsun😔
Elinize kaleminize sağlık sıcacık bir yazı idi🥰
İnsanın ne çok ihtiyacı olan birsey iyi günde kötü günde çoğu zaman en yakının...
YanıtlaSilNasıl da günümüzü anlatan bir yazı olmuş..
YanıtlaSilEn çok da kendimize sormamız gereken soru ben neredeyim?
Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilKaleminize sağlık gerçekten nerede bu komşular
YanıtlaSilNe kadar güzel bir yazı :) emeklerinize sağlık :))
YanıtlaSil“İnsanı değerli yapan hayatına kattığı soyut değerlerdir.” Teşekkürler…
YanıtlaSilO komşuları bulamıyoruz çünkü biz de o komşuların hak ettiği komşular değiliz artık...Çok güzel bir yazı, teşekkürler
YanıtlaSilBiz büyüdük ve kirlendi dünya diyebilir miyiz :(
YanıtlaSilne sıcacık bir yazı. ancak n acı ki çocukluğumuzun hepi topu bundan 20-30 yıl öncesinin bu sıcaklığını ancak bir yazıdan hissedebilir olduk. büyük şehirler, küçük gönüller inşaa edildi. ve ne acı ki, çocuklarımız koca binalarda bu sıcaklıktan mahrum, büyümekte, onlar da ancak duyarak içleri ısınanlardan...
YanıtlaSilYorum yazarken duygularımı harekete geçırdi tam gönderirken bağlantı koptu. Güzel bir konuya değinilmiş kalemine sağlık. ...
YanıtlaSilBu yazıyı anlamak için en geç 1970 li olmak gerekiyor ki iki kuşak arasındaki farkı yaşamış. Olsun. Ne kadar cabuk değişti herşey kısa zamanda....
YanıtlaSilYine geçmişe duyulan bir özlem… ama geçmişteki gibi yaşamayı göze alamayan da insan…🌸🌸
YanıtlaSilPeygamberimiz komşuya o kadar önem vermiş ki mirasçı sayılacak sanılmış
YanıtlaSil