Al Kardeşim Kızın Oldu

AL KARDEŞİM KIZIN OLDU

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Al kardeşim…

Mevsimlerden yaz, aylardan haziran ayıydı. Melek ve Basri’nin üçüncü çocuğuydu Ayşe. İki erkekten sonra dünyaya gelmişti. Ayşe’nin doğumuna annesi, babası ve kardeşleri çok sevinmişti. Akrabaları ise daha çok erkek çocuğu beklediğinden aynı sevinç onlarda yoktu. Halası, yeni doğan bebeği babasının kucağına verdi. Somurtkan bir edayla, “Al kardeşim bir kızın oldu.” demişti. Ayşe’nin annesi babası da bu olaya gülüp geçmişti.

Yıllar sonra aile arasında bu durumu gülerek anlatılması ise Ayşe’yi üzüyordu. Ona göre bu, ne gülünecek bir konuydu ne de tatlı bir anı. Halasının davranışını doğru bulmuyordu. Nitekim zamanla halasından uzaklaştı. Zamanla insanların “üstünlük” algısını daha da fazla düşünmeye başladı.

İnsanı üstün kılan neydi?

Her insana doğuştan bazı özellikler verilir. Cinsiyet, ırk, saç, deri, göz rengi, boy veya güzellik gibi. Bazı insanlar bu verilen özelliklerle var olmak ister. Diğerlerinden farklı olduğu için üstün olduğunu düşünür. Kimi bu üstünlüğü ırka bağlar kimisi cinsiyete ya da boyda postta görür üstünlüğü. Bazı insanlar ise imkâna, paraya, makama, unvana bağlar. Böylece bu konuda yanlış inanç geliştirirler.

İnsanı bu hayatta üstün kılan ise ne doğuştan getirdiği özellikleri ne de imkânlarıdır. İnsan yapıp ettikleriyle, sakınmalarıyla ve iyilikleriyle değerlenir. Gerçeği ne kadar sahiplendiyse o kadar üstünleşir.

Kızları Ayşe dünyaya geldiğinde aile sanki tamam olmuştu. Sonuçta hem erkek hem kız çocukları vardı artık. Komşular, misafirler geldiğinde “Tek kız çocuğu ne değerlidir.” diyorlardı. Onlar, halanın aksine kız çocuğunu ön plana çıkarıyorlardı. Melek ise her defasında “Bizim tüm evlatlarımız değerlidir.” diyordu. Annesinin ne kadar doğru davrandığını, Ayşe büyüdüğünde anlayacaktı. Tüm çocukları, ana babalarına evlat olmuşlardı.

Ayşe çalışkandı ve okul hayatında başarılıydı. Azmi ve disiplini sayesinde üniversiteyi kazanıp başarıyla tamamladı. İyi bir mimar oldu. Hayatında her şey yolunda gözüküyordu ama Ayşe için sanki bir şeyler eksikti.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Puzzledaki eksik parça gibi hayatında eksik bir şey vardı. Öyle eksikti ki o parça, sanki resmin tamamından büyüktü. Ayşe’nin üstünlük algısını düşünmesi, irdelemesi, peşi sıra başka düşüncelere de yol açıyordu. Olaylara üstünkörü bakmazdı. İnsanı, insan davranışlarını, kâinatı, olayları irdelemeyi severdi. Bu konuda derinleşmek istiyor, kendini geliştirmek için kitaplar okuyordu. Bazı soruların cevabını da bulamıyordu.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki;Her insan bazı imkânlarla doğar bu hayata. Mesele imkânları değildir. Esas mesele, o imkânlarla ne yapabildiği ve ne kadar marifet kazanabildiğidir.”

Ayşe insanların üstünlük arayışını anlayabiliyordu. Çünkü yalnızca halası değil, tüm insanlık bunu arıyordu. Ve yine tüm insanlar üstünlük adına bir şeye anlam yüklüyordu. Meğer eksik olan yanlış yerlerde arıyor olmalarıymış, anlamıştı. Böylece bu üstünleşme mücadelesinde, hayat amacı ve hedefleri anlam kazanmıştı. Yaşamını nasıl sürdürmesi gerektiğini artık anlıyordu.

·      Yeni sorusu hayat nasıl yaşanmalıydı?

·      İnsan dününe göre nasıl daha iyi olabilirdi?

·      İnsan hayata yeniden doğabilir miydi?

Doğardı da ölürdü de. Mesele nasıl yaşadığıydı. Peki, sen nasıl yaşamayı seçiyorsun bu hayatta?




Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar. 


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi “ programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”

Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. Mesele sahip olduğumuz imkanlar değil, imkanı hayra sürüp suremedigimiz. O imkan bana sınav, peki ben bu sınavı geçebilecek miyim?

    YanıtlaSil
  2. Eksik olan doğru parçayı doğru algılayabilenlerden olalım inşaallah, kaleminize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel

    YanıtlaSil
  4. Hayat nasıl yaşanmalı.
    Düşündürücü bir yazı

    YanıtlaSil
  5. Geçici olan şeyler insanı nasıl üstün kılabilir ki?
    O güzellik ya da yakışıklılık, o ünvan, o servet elinden gittiğinde ne yapacak o insan, eğer bir marifeti yoksa...Oysa becerisi olan insan nerede olursa olsun ihtiyaç gördüğü için mutlaka talep gören olur.

    YanıtlaSil
  6. İmkan marifetle yarışamaz 🌸🌸

    YanıtlaSil
  7. hayatı çok azı yaşar, çoğu da nasıl yaşaması gerektiğini öğrenemeden ömrünü tamamlar...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli