Otobüs Durağı

OTOBÜS DURAĞI

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Can elinde spor çantası, otobüs durağına doğru ilerledi. Durak her zaman çok kalabalık olurdu ama bu sefer sakindi. Sabah biraz geç kaldığının işaretiydi bu. “Otobüsü kaçırmış olmalıyım.” diye düşündü. Annesinin öğlen için yiyecek bir şeyler hazırlamasını beklerken geç kalmıştı. Sağlıklı beslenme konusunda oldukça titiz bir kadındı Aysel Hanım. Can’ın dışarıda içeriğini bilmediği şeyleri yemesini istemiyordu.  

Durakta sadece yaşlı bir adam vardı. Yaşlı adam Can’ı görünce gülümsedi. “Merhaba!” dedi Can gayri ihtiyari. Aslında herkese selam veren biri değildi. Yaşlı adam, nereye gittiğini sordu. “Spora… Yüzmeye gidiyorum.” dedi Can. Annesi herkesin iş ve okul dışında bir meşgalesinin olması gerektiğini söylerdi. Can bunu duyunca ilk önce pek hoşlanmamıştı. Ancak annesinin ısrarı ile başladığı yüzmeyi çok sevmişti. Yeni arkadaşlar edinmiş ve hayatı çeşitlenip genişlemişti.

Aysel Hanım çok sosyal ve aktif bir kadındı. Can ve babası sosyalleşmeyi o kadar çok sevmiyordu. Murat Bey genelde hafta sonu sabahtan akşama kadar garajda bir şeyleri onarırdı. Yıllardır oturdukları mahallede bir tek arkadaşı bile yoktu. Mühendisti ve uluslararası bir firmada oldukça yoğun bir tempo ile çalışıyordu. Eve geldiği zamanlar ailesi ile birlikte olmak istiyordu. O yokken karısı her türlü sorumluluğu almak zorundaydı. 

Can düşününce annesine hayran olduğuna karar verdi. O kadar arkadaş, eş, dost, akraba ile bütün ilişkileri sıkıntısız yürütürdü ki... Babasının görmek istemediği ve tahammül edemediği insanlarla bile arası iyiydi. Bir tane nişan, düğün, cenaze atlamazdı. Bilakis bir de ilave toplantılar organize ederdi. Bu da yetmezmiş gibi iki katlı koca evin bütün temizliğini kendi yapardı. Adeta çizgi filmlerdeki kahramanlar gibiydi. Ev işleri, hobileri, arkadaşları, okul aile birliği daha neler neler… “Ben de bir gün böyle bir kadınla evlenmeliyim.”  diye düşündü.


Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Annesi her türlü problemi hemen çözüveriyordu. Can ise “Ne problem olsun, ne de problem çözeyim.” diyenlerdendi. Bazen babasının ve kendinin, annesinin hayatında ikinci planda olduğunu düşünürdü. Babası annesinin bu kadar popüler olmasından rahatsızdı. Ama o yokken işlerin tıkır tıkır yürümesinden de çok memnundu. Şikâyetçi olan bir eşi yoktu.  Bu yüzden ses etmediğini düşünüyordu Can.

Kapı komşuları Necla Hanım, hiç annesine benzemiyordu. Her konuda eşine ihtiyaç duyar ve o olmadığında her şeyden şikâyet ederdi. Her şeyi hazır satın alır, kendini pek yormazdı. Bir gün Necla Hanım’ın oğlu, Can’a böyle bir annesi olduğu için gıpta ettiğini söylemişti.  Gerçekten şanslı mıyım?” diye düşünmüştü Can.

Tam o sırada yanındaki yaşlı adam, yaklaşan otobüsü görünce ayağa kalkmaya çalıştı. Anlaşılan bir rahatsızlığı vardı ve yürümekte zorlanıyordu. Birden ayağı takıldı, ne oldu ise yere düşüverdi. Can hemen adama yöneldi. Ama yakalayamamıştı, yaşlı adam kendinden geçmiş bir şekilde yerde yatıyordu. Etrafta yardım için birilerini aradı ama kimseyi göremedi. Hemen adamın nefes alıp almadığına baktı. Kravatını çözdü ve ilk yardım dersinde öğrendiği uygulamaları hatırlamaya çalıştı. Annesinin çantasına koyduğu küçük ilk yardım setini çıkardı. Üstündeki acil numaraları gördü, “Hay ALLAH niye düşünemedim.” deyip telefonla yardım istedi. O arada sokaktan geçen birkaç kişi merakla yardıma koştu. Nihayet ambulans geldi, yaşlı adamın yanında kimsesi olmadığı için Can da hastaneye gitti. Hastanedeki polise olan biteni anlattı. Adamın çantasını emanet etti ve oradan ayrıldı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Spor salonuna geç kalmıştı, hemen giyinip arkadaşlarına katıldı. Akşam yorgun eve girmesine rağmen annesine kocaman sarıldı. Annesi şaşırmış, bir anlam verememişti.

-Bugün maç yoktu değil mi?

-Yoo, haftaya.

-Eee bugün güzel bir şeyler olmuş demek ki…

-Yok, nereden çıkardın güzel bir şeyler olduğunu? Sadece iyi ki senle ilk yardım dersine gitmişim.

-Yoksa yüzerken bir şey mi geldi başınıza? Bak gördün mü kimseye haber vermiyorlar hiçbir şeyi.

-Yok, annecim. Sadece ilk yardımı bilmek ve uygulamak, birine fayda vermek hoşuma gitti.

-Sen de hep baban gibisin, hiçbir şeyi tam anlatmazsın. Onun için sormayacağım sana hiçbir şey. Hadi git duş al, yemeğe oturacağız.

Can elini yıkamaya giderken kapının üst kirişine basket atar gibi vurdu ve “Puan!” dedi. Annesi de herhangi bir problemle uğraşıp bunu çözdüğünde elini masaya vurup “Puan!” derdi. Can da bu gün bir “puan” almıştı.

Deneyimsel Öğreti der ki; İnsan ihtiyacı olana ihtiyacını vermeli! Bir çocuğun ihtiyacı da yetiştirilmek... Problemlerini çözebilecek marifet sahibi olmak. Oysa ebeveynler çocukların her türlü imkânı önlerine hazır getirmeye çalışırlar. Onların yerine problemlerini çözerler. Hâlbuki bu hayatta insana fayda verebilecek en önemli konfor, kimsenin elinden alamayacağı marifet sahibi yapmaktır.



  Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar. 


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi “ programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”

Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. İhtiyaç görmek imkan vermek sandığımız sürece, insan yetiştiremeyiz maalesef :(

    YanıtlaSil
  2. İmkanlarımız elimizden gidebilir, şartlar değişebilir. Ama marifetlerimiz kalıcıdır.

    YanıtlaSil
  3. Çok içten samimi bir yazı olmuş... artı puanlarımız olan bir hayat dileğiyle...

    YanıtlaSil
  4. Mesele çocuklari büyütmek değil.Onlari yetiştirmek hayata hazırlamak çok kıymetli.Ne güzel bir yazı olmuş.Kaleminize sağlık.Teşekkür ederiz..

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Eline emeğine sağlık ihtiyaç gidermek,insana farkındalık oluşturuyor.

    YanıtlaSil
  7. Problem çözüyor olmanın hayatta taş yükü değil sevimli bir PUAN olduğunu anlatan çok hoş bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık 🥰

    YanıtlaSil
  8. Aslında mesele her şeyin hakkını verebilmekte. Annelik-babalıksa anne ve baba olmanın, evlatlıksa evlatlığön, eşlikse eşliğin, akrabalıksa akrabalığın... bu hayatta birilerinin sorumluluğu bizlere veriliyor. Sorumluluk almayıda, ihtiyaç gidermeyide öğreterek yetiştirebilmekte çok muhim bir marifet.

    YanıtlaSil
  9. Asıl ihtiyaç gerçekten marifet kazandirmak.ben olmadan da,tek kaldiginda hayatina beklentisiz devam edebilmesi.yureginize saglik

    YanıtlaSil
  10. Büyüten mi yetistiren mı
    herkes yetiştirmek ister ancak yetiştirmek bedel ister
    Hayatta bonuslari toplayan Rabbimizin razı olacağı kazanımlarla yetişen ve yetiştiren olmak ümidiyle

    YanıtlaSil
  11. Çocuklarımızın marifetlerini arttırmak yerine imkanlarını arttırıyoruz ne acı. Düşündürücü bir yazı olmuş teşekkürler.

    YanıtlaSil
  12. İnsan ihtiyacı olana ihtiyacını vermeli!

    YanıtlaSil
  13. Kaleminize sağlık 🌸🌸 çok güzel bir yazı. Problem olmasın diye uğraşma problemi çözmeye uğraş 👍

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli