Kır İnsülin Direncini-1

 KIR İNSÜLİN DİRENCİNİ-1

Mutfakta Biri Mi Var?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Gecenin derin sularında, herkes uyurken, mutfaktan tıkır mıkır sesler geliyordu. Hande’nin uykusu çok hafif olduğu için hemen uyandı ve biraz korktu. Yavaşça mutfağa doğru ilerlediğinde, mutfaktaki ışığı fark etti. Merakı daha da arttı. Biraz daha ilerlediğinde ışığın buzdolabından geldiğini görünce rahatladı ve lambayı yaktı. Sobe! Yine babasını buzdolabında yakalamıştı. Akşamdan kalan katmeri gömerken bulmuştu onu. Baba kız göz göze geldiler. Babası son lokmayı ağzına atarken biraz suçlu, biraz mahcup bir ifadeyle adeta küçük bir çocuk gibi kızına bakıyordu.

 

-        Babacığım napıyorsun? Beni korkuttun!

-        Hiiç, midem kazındı yavrum, çok acıktım, çok da susamıştım. Ağzım dilim kupkuru olmuştu. Biraz su içmek için uyandım. Sonra buzdolabında bunları görünce dayanamadım.

-        Babacım bu durumun hiç hayra alamet değil. Kaç zamandır her yemekten sonra uyukluyorsun veya aç kalınca elin ayağın titriyor. Ya da dilim damağım kuruyor diye de sürekli su içiyorsun. Damacana ile tuvalet arasında mekik dokuyorsun.

-        Evet de bunun konuyla ne ilgisi var?

-        Olmaz olur mu? Muhtemelen sende şeker başlangıcı var. Hani insülin direnci denilen şey… Bugünden tezi yok doktora gidiyoruz. İtiraz istemiyorum!

-        Yok ya, ben iyiyim, hemen de beni hasta ettin.

-        Hayır, babacığım, seni çok sevdiğimden, bu çok ciddiye alınması gereken bir durum. Hadi yatalım, iyi geceler!”

 

Hande sabah erkenden uyanmış ve hazırlanmıştı. Babasını cebren de olsa doktora götürecekti. Başka doktoru istemeyeceğini bildiği için eski öğrencisi Hasan Bey’in olduğu hastaneye gittiler ilk. Hasan, Yaşar Hocasını görünce gözlerinin içi güldü.  O sırada hastası da olmadığı için hemen aldı hocasını.

Hasan Bey, emekli öğretmen Yaşar Hoca’nın en gözde öğrencilerinden biriydi. Hasan Bey de okulda en çok onun derslerini severdi. Çünkü Yaşar Hoca, fizik dersinde sadece formülleri anlatmazdı. Ayrıca kainatta hava ve su olaylarının birbiri ile ilişkisini de anlatırdı. Başka hiçbir hocasının dersi, o kadar eğlenceli geçmezdi. Çünkü o derslerden neyin neden dolayı olduğunu anlayarak ve ilişkilendirebilerek çıkardı.

Şimdi öğretme sırası Hasan’a, öğrenme ise Yaşar Hoca’ya geçmişti.

-         Geçmiş olsun hocam, nasılsınız?

-         İyiyim çok şükür, kızım beni rahat bırakmıyor, illa bir şekerini ölçtür diyor.

-         İyi düşünmüşsünüz, önce bir muayanemizi yapalım.

Şekerden şüpheleneceğimiz birkaç bulgu var ama tahliller ile netleştirelim. Gizli diyabet yani İnsülin direnciniz aşikar, diyabete dönmüş olabilir.

-         Peki, siz daha iyisini bilirsiniz neyse gereken yapalım madem.

-Tamam, o zaman, şimdi istediğim tahliller çıkınca yeniden görüşelim.

 

Yaşar Hoca tahlilini vermiş sonuçların çıkmasını bekliyordu. Kızı da o sırada birkaç işini halletmek üzere ayrılmıştı.

Hasan Bey öğle molasına çıkmıştı ki Yaşar Hocayı orada bekliyor gördü ve hemen odasına aldı. Molasını, sevgili hocası ile geçirmek istedi o da. Dolabından çıkardığı kuru meyve ve kuruyemiş çıkarıp,  yanına birer bardak çay koydu.

İnsülin Nedir?

-         Hasan oğlum, anlat bakalım nedir bu insülin?

-         İnsülini bir kefil gibi düşünün vücuda giren karbonhidratların hücreye girerken tanıtımını yapan ve bu girebilir diyen biri gibi. Tuz da hücreye girerken özel kanallardan girer. Yağ tanecikleri veya protein parçaları da kendine özel bir şekilde taşınıp sunulur hücreye. İnsan dışardan yanlış şeyler alsa da vücut, hücrelerine her şeyi sokmamaya çalışır. Bunun için de bazı aracılar kullanır.

-         Yani biz yiyoruz içiyoruz ama arkada koskoca bir fabrika çalışıyor farkında değiliz. 

-         Aynen öyle hocam. Sizin zamanında dünya ile ilgili yasaları anlattığınız gibi. Yağmurun yağmasının hava hareketleri ile olan ilişkisi gibi. Bedenimizde de muazzam bir sistem var. Nitekim insülin de böyle çalışıyor. Bizler yemek yediğimizde içeriye, mahalleye yüksek miktarda ürün girdiğini düşün, her organı da bir ev gibi düşün, hücreler de evin fertleri gibi düşünelim. Bu gıdalar evlere dağıldığında gerektiği kadarını tüketir, kalanı da depolamazlar mı? İnsülin de aynısını yapıyor işte.

-         İyi ama yağa döndürüyorsam ben niye acıkıyorum? Depom da varmış?

-         Siz de anlatırdınız hani yağmurun sakin yağanı, zamanında yağanı bereketlidir, çok aşırı yağan yağmuru toprak bile almaz diye. İnsülinde de benzer bir durum var. Artık insülini aşırı salgılatacak şeyler yiyoruz. Meyve şekeri insülini o kadar salgılatmıyor ama bir çikolata, früktoz şurubu ya da mısır şurubu içeren paketli gıdalar insülin depolarını birden boşaltıyor. Gelen de işlenmiş şeker olunca işler değişiyor. İnsülin aşırı salınmalar gösterince vücut insülini umursamaz oluyor. İşte biz buna insülin direnci diyoruz.
 

Yaşar Hoca bir yandan çayını yudumlarken bir yandan da ara ara derin düşüncelere dalıyordu ara ara da gözlerini açıp kapayarak, anlar tarzda başını oynatıyordu. Hasan Bey ise hastalarına bir şeyler anlatmayı hep sevdiği için keyifle devam ediyordu.

 

-          İnsüline direnç gelişince artık getirdiği şeylere de şüphe ile bakıyor hücreler yani onun getirdiğini almıyorlar içeriye. Öyle olunca da kanda şeker var ama biz aç geziyoruz. Bunun için akşam çok geç yediğinde, insan sabah tok uyanacağını sanır ama gece veya sabah daha çok acıkır hale gelir. Çünkü akşam yediğim, hiç hücreye girmedi ve direnç gelişti insüline. Özetle işlenmiş şekerler ve hamur işlerini çok yiyorsam ve özellikle akşam belli bir saatten sonra yiyorsam insülin direnci gelişme ihtimali artıyor.


Sistemi Bozan Ne?

-         Şimdi anlıyorum geceleri neden acıktığımı.

 Sadeliğin arkasında ne büyük bir ekosistem varmış aslında.  Ne güzel bir kıvam ve uyum. Ne zaman ne yapacağını çok iyi bilen bir sistem… İnsanın vücudu kainatın küçültülmüş hali gibiymiş meğerse. Ben de sadece dışarda bir dünya var zannediyormuşum. Oysa dışarıdaki olaylara hürmetle baktığımız gibi kendi bedenimize de aynı hürmetle bakmalıymışız. Ne kadar hor kullanmışım bedenimi hatta zulmetmişim.


Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Miktar arttıkça etki azalır.”

İnsülinin de aşırı miktarlarda salınacak şekilde beslendiğimizde etkisi azalmaya başlar.

Yaşar Hoca,  bir süre sessizliğe gömülmüştü ki kapının vurulmasıyla kendine geldi. Hasan Bey’in muayane saati gelmiş ve hemşire hanım haber vermek için uğramıştı.

-         Çok teşekkür ederim molanı bana ayırıp anlattığın şeylerle, kendimi fark ettirdiğin için. Tahliller ne çıkar bilmiyorum ama artık işlenmiş şeker ve hamur işlerine dikkat etmek ve geç saatte yememek gerektiğini anladım. Ödevimi bir kenara yazdım.

-         Maşallah hocam, kendinizi tedavi etmeye başladınız bile. Yine de tahliller çıkınca uğrarsınız olur mu? Gözden kaçan bir şey olmasın her şeye bakmış olalım.

 

Hasan Bey, hastalarının yanına giderken Yaşar Hoca da koridora geçti. Rahatlamış hissediyordu sanki onu bağlayan bir zincir vardı da kırılmaya başlamıştı. Belki de aldığı kararla insülin direncinin zincirleri de gevşemişti kim bilir ama bunu zaman gösterecekti…

 


 Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar. 


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi “ programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”

Yahya Hamurcu


 

Yorumlar

  1. Sadeliğin arkasındaki ekosistem ;) kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Yediklerimiz, içtiklerimiz gibi hayatımıza aldığımız kişilerde de sınırlarımız olması kaliteyi artırır.

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize sağlık faydali bir icerik olmuş, okurken rahmetli babam gözlerimin önüne geldi...

    YanıtlaSil
  4. Sadece şu cümleden bile kaç tane kitap yazılır: "Yağmurun sakin yağanı, zamanında yağanı bereketlidir, çok aşırı yağan yağmuru toprak bile almaz..." Maşallah, elinize sağlık!!!

    YanıtlaSil
  5. İnsan kendine fayda veren ile zarar vereni zihinsel olarak ayrıştırdığında yani zarar verenin zararını fayda verenin faydasını anladığında , ve zihinsel kabul gerçekleşince, herşey daha kolay yapılabilir hale geliyor, öğrenmek güzeldir...

    YanıtlaSil
  6. İnsan anlayamadığını gercekten uygulayamıyor. Bir şeyde sonuçu değiştirmek istiyorsak her zaman yaptığımız şeyi yapmamakla olur.

    YanıtlaSil
  7. Günümüzün en büyük problemi obezite, sağlıksız beslenme. Ne kadar ihtiyaç gören bir yazı olmuş. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  8. İnsan mükemmel yaratılmış. Kendi kendine tıkır tıkır işleyen mükemmel bir sistemi var. Ta ki; İnsan kendi seçimleriyle hazları uğruna bu sistemi bozana kadar...

    YanıtlaSil
  9. Firuze ÖRMEN11 Ekim 2024 07:05

    Rahmetli babami anımsatan bir yazı olmuş...çok içten ve samimi...çok bilgilendirici kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  10. Anlık hazlar, insanı yanıltır…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli