KIR LEPTİN DİRENCİNİ
Yoğun bir şekilde çalıştığı günün ardından hava kararmaya başlamıştı.
Bilgisayarın tuşlarını görmek için ışığı yakması gerekiyordu. Hep kâğıt
üzerinden çalışmış birinin bilgisayardan araştırma yapması biraz zordu
gerçekten. Ama razıydı ve de çok eğlenmişti. Yıllar sonra ilkokul heyecanı ile
bir şeyleri araştırmak iyi gelmişti. Ama bir sorunu vardı anladığı her şeyi birilerine
anlatması gerekiyordu. Yıllardır hep böyle olmuştu. Bu onun meslek
hastalığıydı.
Gülseren Hanım içerden seslendi:
-
Yaşar Bey hadi sofra hazır, dinlen
artık!
Tam zamanında bir davetti bu. Yaşar Bey sofraya geçip kızının ve eşinin
yanaklarına bir öpücük kondurduktan sonra oturdu. Gülseren Hanım perhize bir
süre uymaya çalışsa da son zamanlarda kaçamak yapmaya başlamıştı. Sofraya da
ona göre kurabiyelerini koymuştu. Ama bu Yaşar Bey’i pek etkilememişti. Önce
salatasını alıp içine bol sirke ekledi. Gülseren Hanım hala alışamamıştı böyle
şeylere. Bu kadar sırayla yemeyi başaramıyordu Yaşar Bey gibi.
-
Yaşar Bey maşallah nasıl tutuyorsun
kendini şaşırıyorum. Çok iyi yol aldın. Ben dayanamıyorum ana yemekten başlıyor
buluyorum kendimi. Yedikçe de yiyesim geliyor. Bir türlü doyamıyorum. En sona
salatanın da gönlü kalmasın diye kapanışı onunla yapıyorum.
-
Kapanış yapıyor musun hanım sen.
Herkes bir yandan gülüştü.
-
Tamam da canım ne yapayım doyamıyorum
acıkıyorum. Aynı sofradan kalkıyoruz niye ben acıkmaya devam ediyorum sen sofraya
otururken bile toksun ki… Bitkiler gibi fotosentez yapıyor, kendi yağından
besleniyorsun galiba.
-
Evet, hanım doğru söyledin. Kendi
yağımdan besleniyorum. Leptin hormonu sayesinde.
-
Neymiş o leptin hormonu, ilaç mı? Bana
da yapsalar keşke!
-
Yok, ilaç değil hanım, vücudumuzda var
olan bir hormon.
-
Leptin yağ dokudan salgılanan beyne
tokluk haberini veren bir hormon. Tokluk hormonu da deniyor. Bu varken
kendimizi tok hissediyoruz. İştahımızı kontrol edebiliyor ve çok acıkmıyoruz. Yemek
yememiz gereken zamanlarda düşük ama yememizin sakıncalı olduğu zamanlarda
yüksek. Tam da bizim ihtiyacımıza göre salınıyor kana. Akşam saatlerinde
yükselmeye başlıyor gece 3.00 gibi en yüksek noktaya ulaşıyor. Ertesi gün öğlen
saatlerine doğru düşüyor.
-
Ne güzel bir hormonmuş bende yok mu
acaba?
-
Olmaz olur mu? Var tabi hatta kadınlarda
erkeklerden daha fazla varmış ama çok yedikçe ve kilo aldıkça leptine karşı
direnç geliştiriyoruz. Leptin artıyor ama etkisiz oluyor. Aynı insülin direnci
gibi yani. Onun için de leptin tokluk hissi oluşturamıyor ve işini yapamıyor.
-
Neden direnç gelişiyor ki?
-
Diyelim ki, yedikçe yiyorum, vücut
leptin ile dur diyor ama ben yine de yemeye zorluyorum kendimi ve leptin yine
salınıyor ben yine zorluyorum kendimi. Böyle olunca da vücut bu leptini
umursamamaya başlıyor. Ve hatta leptin etkisiz kalınca ghrelin, iştah hormonu
baskın geliyor. İştahımız daha fazla açılıyor. Ayrıca arada atıştırdığımız
işlenmiş ürünler de tuzu biberi oluyor.
-
Türkçesini tekrar söyler misin Yaşar Bey
bu hormonların?
-
Tokluk ve iştah hormonu…
- Desene biz kendi kuyumuzu kazıyoruz. Bir
de hormonlarımızı birbirine düşüyoruz. Birbirlerinin yerini kapmaya
çalışıyorlar. Doyabilecekken daha çok acıkır duruma sokuyoruz kendimizi.
Hande araya girdi ve babası ile olan sohbeti devraldı:
-
Hiç müdahale etmesek vücudun doğayla ne
kadar güzel bir uyumu varmış oysa. Gün ışığına ve dinlenme saatimize göre
hormonlarımızı, yememizi, açlık ve tokluğumuzu ayarlıyor. Biz bu düzeni bozunca
da hastalıklarımız oluyor. Şeker kolesterol kapıya diziliyor. Uyumsuz olan insan,
yaşamını bile bile tehlikeye atıyor.
-
Aynen öyle kızım, peki leptin nereden keşfedilmiş biliyor musunuz?
-
Nereden?
-
Ayılardan.
-
Ayılardan mı? Ne alaka?
-
Ayılar böyle şişman semirmiş bir şekilde kış uykusuna yatarlar
bilirsiniz. Kış boyu uyku sırasında leptin hormonu devreye giriyor. Leptin
sayesinde tok kalan ayıların vücudundaki yağ yakılıp enerjiye dönüşüyor. Meğer
leptin sayesinde kış boyunca açlık hissetmeden uyuyabiliyorlarmış. Hatta öyle
ki, bazı ayılar hamileyken doğum yapıyorlar ve kış sonunda yanlarında bir bebek
ayı ve gayet fit bir şekilde inlerinden çıkabiliyorlar.
-
Yine uyumlanma marifetine çıkıyor babacım. Hormonlar, canlıların yaşama
uyumlanmasını sağlıyor belli ki… Uyumlu olansa ayılar gibi hiç zarar görmeden
canlı ve diri şekilde çıkabiliyor. Ya da insanlardan uyumlu olan hayatını daha
güçlü, dinamik geçiriyor.
-
Aynen kızım tebrik ediyorum çok doğru bir şey tespit ettin. Babanla
benim aramdaki farktan da bunu anlayabilirsin. Birimiz vücudumuzla, doğayla
uyumlu, diğerimiz değil. Sen gençleştin ben daha çöktüm sanki! Sen şimdi beni
boşar yenisini alırsın.
Bir gülüşme
sonrası,
- Abartma hanım yine, bu herkesin uygulayabileceği bir şey sen de
yap, farkı gör.
-
Evet anne.
-
Bende de işe yarar mı diyorsunuz?
-
Gerçek olan, herkeste işe yarar anne. Babam çok gerçekçi bir
yöntemle başardı bunu sen de yapabilirsin.
-
Hadi inşallah, o zaman yemeğin üstüne yiyeceğim kurabiyelerimi
kaldırayım bari!
Bir akşam yemeği
daha sona ermişti. Ama bu sefer mutfak da kapanmıştı. Çünkü Gülseren Hanım da
doğru beslenmeye daha çok dikkat etmeye karar vermişti.
DeneyimselTasarım Öğretisi der ki: Gerçek insanı üstün kılar.
Gerçek beslenme de bunlardan biri. Gerçeğe uygun beslenme, insanı daha diri ve sağlıklı hale getirir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar.
Geeçeğe uyumlu yaşayan sonuçlarıda gerçeğe uyumlu alır. İstediğim sonuç çıkmıyorsa demekki gerçeğe uyumlu değilim diye düşünmek lazım...
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilHayata uyumlu olduğumuz her an süreçlerimiz daha da kolaylaşıyor …
gerçek olan her şey işe yarar... ne güzel bir özet olmuş, kaleminize sağlık
YanıtlaSilEllerinize sağlık çok güzel bir yazı 🌹
YanıtlaSilKıralım bakalım bizde :))))
YanıtlaSilAynen 👍
Silİnsan, vücudundaki sistemle bile uyum sağlayınca bu onu başka faydalı yerlere götürüyor demek ki...
YanıtlaSilKendini kontrol edemeyenlere, çok kıymetli bilgiler aktarılmış çok faydalı bi yazi yazanin yüreğine saglik.Boylece artık yaşasın leptin diyebilicez
YanıtlaSilKeleminize sağlık çok faydalı bir yazı olmuş❣
YanıtlaSilGerçek insanı üstün kılar. Leptin ve gerçek öyle güzel işlenmiş ki bı solukta okudum; hem güzel hem faydalı, kaleminize sağlık
YanıtlaSilBu müthiş bir sistem!
YanıtlaSilne güzel bir başlangıç olmuş... gerçek her yerde uygulanabilir ve faydalı:)
YanıtlaSilinsana temas eden her şeyin gerçek olanı. Yeme, içme, duygu, sözcük, kıyafet her şeyin gerçek olanı. elinize sağlık
YanıtlaSilGerçek olan herkesten işe yarar.. Elinize sağlık güzel bir yazı olmuş..
YanıtlaSilAslında işi otomasyondan çıkarmasak vücut ne yapacağını biliyor. Biz illa manuelde ısrar edince denge bozulmaya başlıyor. Çok faydalı bi yazı olmuş kaleminize sağlık…
YanıtlaSilÇok faydalı bir yazı emeğinize sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler bu bilgilendirici yazı için.
YanıtlaSilLeptin hormonunu tanıdık sayenizde..
YanıtlaSilHem faydalı bilgiler hemde eğlenceli bir yazı ile leptini tanıdık teşekkür ederiz ellerinize sağlık 😍🌷
YanıtlaSil