Sürpriz Yok Mu?

SÜRPRİZ YOK MU?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Mine, o sabah erkenden uyanmıştı. Karşı duvardaki evlilik fotoğrafına, sonra da yanında yatan eşine baktı. “Ne garip, yıllar nasıl geçiyor. Yedi yıl olmuş evleneli.” diye düşündü. Bugün evlilik yıl dönümleriydi. Bakalım eşi ona ne sürprizler hazırlamıştı. Hızlıca üstünü giyinip saçlarını topladı.

Çocukların kalkmasına çok az vakti vardı. Dün ikizlerine söz vermişti. Onları hayvanat bahçesine götürüp sonra da istedikleri oyuncakları almak için alışveriş merkezine gideceklerdi. Ardından öğle yemeği ve dondurma ile devam edeceklerdi. Tüm bu programı düşününce yoğun bir gün olacaktı ve birlikte dışarı çıkmak çok yorucuydu.

Kahvaltı sofrasını hazırlarken kahve kokusu tüm evi sarmıştı. Mutfak penceresinden gelen kuş cıvıltıları eşliğinde kahvesini yudumladı. İçerden çocukların sesleri geliyordu. Onca oyuncağın içinde tek bir oyuncak için kavga edebiliyorlardı. Çalan kapıya bakan Cem, elinde büyük bir paketle mutfağa girdi. Mine eşinin elindeki paketi gördüğünde gözleri parladı. Kutlamalar erken başladı diye düşündü. Cem “Canım, arkadaşımdan bal istemiştim göndermiş. Ailesinin kendi üretimiymiş kahvaltıda yeriz.” dedi. Mine’nin gözlerindeki parıltı yerini hüzne bıraktı. Kahvaltıdan sonra hızlıca hazırlanıp dışarı çıktılar. Cem “Bugün mükemmel bir gün olacak eğlenmeye hazır mısınız?” diye bağırdı. Çocuklar ve Mine’de “Eveeeet!” diye karşılık verdiler. Tam araba ile yola çıkmışlardı ki arabadan garip sesler gelmeye başladı. En yakın tamirciye girip beklemeye başladılar. Bu arada çocuklar sürekli “Ne zaman gideceğiz, sıkıldık.” diye söyleniyordu. İki saat sonra orada işleri bitmişti. Beklemekten çocuklar kadar, onlar da bunalmıştı. O sırada çalan telefonla planları yine değişmişti. Arayan Cem’in iş yerinden arkadaşıydı. Yarın sabah erkenden gönderilecek dosyada imzası eksikti. İş yerine gitmeleri gerekiyordu. Cem, telefonla konuşurken dikkati dağılmış yanlış yollara sapmıştı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Bir çiçekçinin önünde durdular. Cem arabadan inip çiçekçiye girdi. Mine o ana kadar bir hareket olmayınca evlilik yıldönümlerini unuttuğunu sanmıştı. “Bu telaşın içinde çiçek almaya çalışıyor canım yaa!” diye düşündü. Ta ki sevgili eşi elleri bomboş arabaya gelip “Yolu şaşırmıştım tarif ettiler sağ olsunlar.” diyene kadar. Yaşadığı hayal kırıklığını fark ettirmeden “Ne kadar iyi olmuş.” diyebildi sadece. İş yerinin bulunduğu cadde mağazalarla dolu, yoğun bir caddeydi. Zar zor park edecek bir yer buldular. Cem “Siz arabada bekleyin ben hemen imza atıp geleceğim.” dedi. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Uzun süre arabada beklemek zorunda kaldılar. Araba içinde oynanacak tüm oyunlar oynanmıştı. Tüm şarkılar söylenmişti. Mine’nin tüm sabrı tükenirken uzaktan Cem göründü. Çocukların karnı iyice acıkmıştı. Alışveriş merkezini bekleyemediler.  Hemen bulundukları yere yakın bir yerde yemek yediler. İstedikleri yere gitmedikleri için çocuklar söyleniyorlardı. Hayvanat bahçesi için geç olmuştu, eve yakın bir parka gittiler. Dışarıda yemek yeseler de parka gidilse de mutsuzdular. Mine de mutsuzdu Hiç beklediğim gibi bir gün olmadı.” diye düşündü. Çocuklar çok eğlenecek, eşi ona güzel hediyeler alacaktı. Ama bunların hiçbiri olmadı. Suratını asmış hiç konuşmuyordu.

Cem ise tek tatil gününde eşi ve çocuklarını dışarı çıkarıp mutlu etmeyi planlamıştı. Ama herkesin suratı asıktı. Çocuklar  “Bize söz vermiştiniz.” diye ağlıyorlardı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: Beklenti mutluluğun anahtarıdır.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Mine, çocukları uyutup odasına geçerken “Söz vermiştiniz.” sesleri yankılandı kulaklarında. Gerçekten de söz vererek aslında çocukların beklentilerini yükseltmişlerdi. Sonra kendini düşündü. Sabahtan beri hediye bekleyip durmuştu. Bekledikçe de mutsuzluğu ve eşine kızgınlığı artmıştı. Yatak odasına girdiğinde başucunda bir kutu ve bir not buldu. Kutuda çok şık bir çift küpe vardı. Notta ise “Zaman hızla geçiyor ama sen yanımdayken her gün sevginle güzelleşiyor. Evlilik yıl dönümümüz kutlu olsun.” yazıyordu. Mine, o an ne böyle bir hediye ne de böyle romantik bir not bekliyordu. Gözleri yaşlarla doldu. Belki gün içinde bu hediye ve not, onu bu kadar mutlu etmeyecekti. Hatta beklenti içinde olduğu için belki beğenmeyecekti. Ama şimdi aynı hediye onu çok mutlu etmişti. Arada ki tek fark sadece beklentiydi.

 


 Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar. 


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi “ programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”

Yahya Hamurcu

 

Yorumlar

  1. Tüm ailelerimizin özeti olması ne acı :( Peki neden? Çünkü dış dünya beklentilerimizi artık şekillendiren tek bir kanal var. Sahte yani sanal dünya…

    YanıtlaSil
  2. Dış dünyadan bekledikçe mutlu olmak imkansız. "Beklenti mutluluğun anahtarı" ne kadar anlamlı bir cümle. Teşekkürler...🌼

    YanıtlaSil
  3. Bizi bu beklentiye düşüren neydi ? Bundan 30 yıl önce böyle mutsuzluklar yaşanmıyordu. Biraz annelerimizin hayatını hatırlarsak bu sorunun cevabını buluruz.

    YanıtlaSil
  4. Kendi mutsuzluğumuz nasıl da inşa ediyoruz çok güzel anlatılmış.Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Çok samimi bir yazı olmuş...Ne kadar kolay sözler veriyoruz ne kadar kendimizi mutsuz etmek için çaba sarfediyiruz aslında...

    YanıtlaSil
  6. Beklentimiz arttıkça mutsuzluğumuz da artıyor🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli