Neye Uyumlanmalı?

NEYE UYUMLANMALI?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Karanlık salonu aydınlatan rengarenk ışıklara bakmak gözlerini yormuştu. Bir de üzerine eklenen müzik sesi Merve’yi iyice zorlamıştı. Yine de bu durumu belli etmek istemedi. Aynı masada oturan ablasına lavaboya gideceğini söylese de yüksek sesten anlaşılmadığı için beden diliyle  gösterip kalktı.

Bugün Merve’nin kuzeninin kınasıydı. Merve az kalsın o günün bugün olduğunu unutuyordu. Evden çıkarken apar topar kıyafetini ütüleyip, saçını yapmıştı. Neyse ki yetişmişlerdi. Mekâna girdiklerinde çoğu akrabası gelmişti. Tabii tanımadıkları insanlar da vardı. Selamlaştıktan sonra gelinin gelmesini beklediler. Beklerken Merve bir yandan gelenleri izledi. Kimi çok renkli, kimi simsiyah, kimi günlük kıyafetiyle gelmişti. Takım elbise altına spor ayakkabı giyen bile vardı. Ve nihayet beklenen an gelmişti. Gelin yanında dansçılar sahneye giriş yaptı.

Gelin salona girerken, diğer insanların ifadelerini merak ederdi Merve. Alkışlayanlar, ıslık çalanlar, bir de kollarını bağlayarak, beğenmez, açık arar, tavırlarla izleyenler. En çok da onlar dikkatini çekmişti. Ablasıyla arabada gelirken bu konuyu tartışmışlardı. Ablası “Oynamak istemeyen oynamaz, gülmek istemeyen gülmez!” demişti. Merve de “O zaman gelmesin, eğlenmek istemiyorsa gelmesin” diye cevap verdi.  Ablası; “Gitme demek kolay, gidilmesi âdettendir. Ayıp olur” diyerek konuşmayı kapattı. Merve; “Asıl oraya gelip, öyle davranmak ayıp” diye içinden geçirdi. Bir yerde olacaksan oranın hakkını vereceksin diye düşündü.

Merve çocukluğundan beri cana yakın ve girişkendi. Nereye gitse ortak bir konu bulur, sohbet başlatır, soğukluk ortadan kalksın diye çalışırdı. Hatta bu isteği tartışmalardan da kaçınmasına sebep olurdu. “Ağzımızın tadı bozulmasın, bir çatışma olmasın” derdi. Bu nedenle ‘Yanlış’ olduğunu düşündüğü bir konuda bile alttan alır, uyumlanırdı. Bu durum çoğu zaman sıkıntı yaşamasına neden olurdu. Kendini “İnsanların kırılmaması için bu şekilde olmalı” diyerek mantık uydururdu.

Ablası Özge ise Merve’den farklıydı. Ailece bir yere gezme kararı alınacağında önce Özge’ye sorulurdu. Çoğunlukla “Oraya gitmek istemiyorum, vakit geç oldu olmaz, eve dönelim uykum geldi. Hava soğuk ne gerek var, o gün olmaz o gün temizlik var” derdi ve planlar onun için değişirdi. Merve uyumsuz olmak istemediğinden çoğu şeye “Peki” derdi. Merve’ye göre önemli bir iş ya da hastalık durumunda planlar iptal edilebilirdi. Ablasının bu kadar uyumsuz olmasına anlam veremezdi. Saatine bakıp duruyor, kınada eğlenenleri eleştiriyordu. Herkes onun bu davranışına alışmıştı. “Özge işte o öyledir pek hoşlanmaz kalabalıktan” diyorlardı. Akrabalar bir araya geldiğinde pek katılmak istemezdi. Çağırsak da gelmez zaten diye artık aranmaz olmuştu. Evdeki hali dışarıya da sirayet etmişti. Gittikçe kalabalıkta duramaz hale gelmiş ve daha bireysel bir insana dönüşmüştü.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki;

 “Hiçbir şey, uyumsuz olduğu yerde, varlığını sürdüremez.”

Kuru iklimde yetişen bir bitki, sulak iklimde hayatta kalamaz.

Kutuplarda yaşayan bir kutup ayısı, çölde yaşayamaz.

Limon dolu kasadaki mandalina, daha kolay çürür...

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

İlişkileri yönetebilen bir insan, uyumlanabilendir. Arkadaşı terfi aldığında onun neşesini paylaşandır. Yakınının cenazesi olduğunda, üzüntüsünü anlayıp destek olandır. Düğününde, sevincinde, gözlerinin içi parlayandır.

Ablası Özge, Merve’nin yapamadığı bir şeyi yapabiliyordu. Zararlı çıkacağını düşündüğü süreçlerde hayır demesini biliyordu. Merve çoğu zaman, plan bozan olmak istemezdi. Bazen yanlış şeylere bu nedenle ses çıkaramıyordu. Dedikodu yaparlarken o yapmak istemese de ortamdan uzaklaşmazdı. Susar, başını sallar geçiştirirdi.  Ona danışan arkadaşı “darılır” diye yanlışını söyleyemezdi. Sus pus olur; “Evet, haklısın, hı hı, bence de öyle” derdi.

O zaman insan neye uyumlanmalı?

Kimi insan çok kolay uyumlanarak, evet diyebilir. Kimi insan ise hayır demeye, meyillidir. Mesele bize fayda veren, bize iyi gelen süreçlerde uyumlanarak ilişkilerimizin kalitesini artırmaktır.  Zarar veren, kötüye varan yerlerde de uyumlanmamak, ‘Hayır’ diyebilmektir.

İlişkide usta olmak; nerede uyumlanacağını, nerede ‘Hayır’ diyeceğini bilmektir.




Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar. 


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi “ programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”

Yahya Hamurcu

 

Yorumlar