Sakın Vazgeçme

SAKIN VAZGEÇME

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Meral sabaha karşı uyanmıştı. Başucundaki saate baktı. Saat dört civarıydı. Gözlerini kapattı, sağa sola dönüp durdu ama bir türlü uyuyamadı. Eşi Ahmet “Ne oluyor Meral? Yeter artık dönüp durma.” diye söylendi. Daha Meral eşine cevap veremeden, bir anda büyük bir gürültü koptu. İlk önce ne olduğunu anlayamadılar, birbirlerine baktılar. Ev mi sallanıyor, bomba mı patlıyordu? Yataktan fırlayıp kapıya doğru yöneldiler. Ama sallantıdan yürümekte zorlanıyorlardı. Sarsıntı şiddetini artırınca ne yapacaklarını bilmez bir halde birbirlerine tutundular. Dursun, bitsin artık diye dua ediyorlardı.

Her şey saniyeler içinde olmuştu. Şiddetli bir sarsıntı ve büyük yıkım, deprem olmuştu. Sonrası biraz sessizlik ve karanlık… Birbirlerine seslendiler, “Yavrularım Duru, Oğuz iyi misiniz? Anne baba iyi misiniz?” Birbirlerine “Ben de iyiyim.” cevabını verebilmenin şükrünü yaşadılar. Kurtulmuşlardı ama her yer karanlıktı, dışarıdan sızan çok hafif bir loşluk vardı sadece. Kapıyı açmaya çalıştılar, açılmadı. Oğuz “Pencereyi deneyelim.” dedi. Orası da açılmıyordu.

O sırada dışarıdan sesler gelmeye başlamıştı. “Anne, baba, abi, abla…“ Çığlıklar… “Neden ses vermiyorsunuz?” Siren sesleri… “Buradayız!”, “Duyuyor musunuz bizi?” Sesini duymanın sevincini ve sesini duyamamanın hüznünü yaşayanlar aynı sahnedeydi.

Meral eşi Ahmet’ e ve evlatlarına sarıldı. Oğuz, “Bizi duymuyorlar çıkamayacağız.” dedi. Annesi “Öyle konuşma, elbet sesimizi duyacaklar, ALLAH’tan ümit kesilmez.” dedi. Ahmet Bey eşine, “ALLAH senden razı olsun, kırk yıllık evliliğimizde beni hiç üzmedin. Hakkını helal et, benden yana helal olsun. Ama her şey bitmiş değil buradan çıkacağız, merak etmeyin.” dedi. Yıkılan enkazın tozuna bulanmışlardı. Kaygılanıyor, korkuyor ama duygularını kontrol etmeye çalışıyorlardı. Diğer yandan da daha kötüsü olmadığı için şükrediyorlardı. Çabalamaya devam ettiler. Ne yapabiliriz? Nasıl yapabiliriz? diye bilinç verdiler. Seslerini duyurmaya çalışırken birbirlerini desteklediler. Duru bulduğu bir teneke kutuyla ses çıkarmaya çalışıyordu. Oğuz kapının yanındaki molozları itmeye çalışıyordu. Ahmet Bey sıkışan pencereyle uğraşıyordu. Yorulunca dinlenip tekrar deniyorlardı. Nihayet son bir hamle ile kapı açılıverdi. Buz kesti hepsi, hem çok şaşkın hem de sevinçliydiler. Kapının aralığından görünen ışığa doğru yöneldiler.

Evleri normalde sekizinci katta iken ikinci kat olmuştu. Yürüyerek zar zor da olsa enkazdan dışarı çıktılar. Sanki bambaşka bir yerdeydiler, binaların çoğu çökmüştü. Yaşanan depremin etkileri herkes için farklıydı. Şehirde bir toz bulutu ve hüzün hakimdi. Ama umut hep vardı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Çabalayan, koşturan, anlamaya çalışan, hemen harekete geçenler… Yaraları sarmaya çalışanlar, acıları anlamak için sarılanlar, üşüyenleri battaniye ile sarıp sarmalayanlar... Açlığını unutanlara çorba dağıtanlar… Enkazdan kurtarılmayı bekleyenleri, kendi yakını gibi sahiplenip durmayanlar, sebeplere sarılanlar…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: ”Hayat seni elemeden sen kendini eleme.”

Meral, eşi Ahmet ve evlatları dört bir yana dağıldılar. Nerede hangi ihtiyacı giderebiliriz diye koşturmaya başladılar. Ümit ederek ve doğru adımlar atarak kapıların açılacağına inanıyorlardı.

İnsan hayatı her an bir sahne. Bir deprem anında, sen hangi roldesin? Kapıları açmak için çabalayan mı, yoksa çabalamadan kendini eleyen mi?


Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar. 


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi “ programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”

Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. Hayat olaylara verdigin tepkilere gore sonraki olayları dizayn eder. O zaman mesele ne yaşadığımız değil, nasıl tepki verdiğimiz… Deprem büyük bir yıkımdı somutta… Ama belki de çok büyük bir onarım oldu kalplerde… Bollukta da kıtlıkta da her baskıda doğru tepki verebilenlerden oluruz İNŞALLAH 🌺

    YanıtlaSil
  2. Hayat sahnemizde ne kadar doğru tepkiler veriyoruzu düşündüren bir yazı elinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Ne olursa olsun kendini elememek... umut her zaman olmalı... Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  4. ‘Hayat seni elemeden sen kendini eleme’ hayat devam ettiği sürece fayda verenlerden olmayı nasip etsin Rabbim…

    YanıtlaSil
  5. Gece zifiri karanlıktan sonra güneş doğuyor ve ortalık aydınlanıyor 🪐

    YanıtlaSil
  6. Çok zor zamanda umidini taze tutmak, başarmanın büyük kısmı

    YanıtlaSil
  7. kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş:)

    YanıtlaSil
  8. Başımıza ne gelirse gelsin hep umudumuz olsun yaşamak ve yaşatmak için

    YanıtlaSil
  9. nasıl ümit verici bir yazı. emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  10. Kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş🌼

    YanıtlaSil
  11. Kaleminize sağlık 🌹
    Hayat bir sahne ve insan bu sahnede verdiği tepkilerle sınanır .
    Sonuna kadar mücadele edip Ümit edenlerden misin , pes edip mücadeleyi bitiren mi?
    İnsan sahnesinde doğru tepkileri verdiğinde o öykünün kazananıdır aslında…

    YanıtlaSil
  12. Hayat bizi elemeden biz kendimizi elemeyenlerden, ümit edenlerden olalım inşaALLAH.
    Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli