Göz Önünde Gizlenen Gerçekler

 Göz Önünde Gizlenen Gerçekler

Deneyimsel Tasarım Öğretisi


Serin ve yağmurlu bir kasım akşamıydı. Leyla pencerenin önünde oturmuş, dışarıdaki yağmuru izliyordu, bir yandan da kahvesini yudumluyordu. Öyle dalgındı ki elindeki fincanı sımsıkı tuttuğunun farkında bile değildi. İçinde bir huzursuzluk vardı. Tüm gün ne yaparsa yapsın huzursuzluğu bir türlü dinmemişti. Sonra kenarda kendini izleyen kuşu fark etti. Nasıl da görememişti gözünün önündeki kuşu. Göremediği başka şeyler de var mıydı acaba hayatta? Gözünün önünde olup gizlenen gerçekler

Leyla’daki bu merakın sebebi Murat’ın davranışlarıydı. Davranışları son zamanlarda oldukça değişmişti. Eskiden telefonunu eve gelir gelmez bir kenara bırakırdı. Nerede olduğu ile hiç ilgilenmezdi. Şimdilerde ise telefonunu sürekli ters çevirmeye başlamıştı. Bir mesaj ya da bildirim geldiğinde telaşlanıyor gibiydi. Hemen bir bahaneyle odadan çıkıyordu. Leyla en son dayanamayıp sormuştu. O da işyerindeki durumlarından bahsetmişti.

Biliyorsun Leyla, işyerinde durumlar biraz zorda. İşler eskisi gibi değil. Her an birisi arayacak diye tedirginim. Sen de neyi gözleyip dert etmişsin! Durumu biliyorsun anla beni biraz. Eve gelince telefonu gözüm görmesin istiyorum. Ama bir yandan da arayanlarla görüşmem lazım. Alacaklı biri arayınca nasıl telaş yapmayayım?”

Murat böyle söyleyince Leyla kendini suçlu hissetmişti. Murat nelerle uğraşıyordu o nelere takılıyordu. Sahiden işler bu aralar kötüydü. Murat’ın çiçekçi dükkânı vardı. Önceleri Leyla da ona yardıma giderdi ama bir süredir gitmiyordu çünkü bir yoğunlukları yoktu. Murat artık yapacağı bir şey olmadığını ve gelmemesini söylemişti. Eşinin içinde bulunduğu duruma çok üzülmüştü Leyla. Üzülmüştü üzülmesine ama huzursuzdu. Bu konuşma kendini iyi hissettirse de gene de onu rahatsız eden bir şey vardı ve adını koyamıyordu. Yağmur dinmişti ama içini saran sıkıntı geçmemişti. Bir kahve daha alıp yine düşünmeye devam etti.

Eskisi gibi olmayan sadece Murat’ın işleri değildi. İlişkileri de eskisi gibi değildi. Eskiden iyi kötü her şeylerini birbirleri ile paylaşırlardı. İşler kötüye gidiyorsa o da bundan etkilenecekti. Murat bunu onunla konuşmalı değil miydi? Oysa şimdilerde çok az konuşuyorlardı. Leyla sormazsa Murat hiçbir şey anlatmıyordu. Önceleri “Bunda büyütecek bir şey yok.” diye düşünmüştü. Murat işyerinde stresli bir dönemden geçiyordu. Belki de bu yüzden içine kapanmıştı. Ama yine de bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyordu. Murat eve geldiğinde hiçbir şey olmamış gibi davranamıyordu.

Camdan bakarken içeriden gelen su sesini duydu. Murat işten gelip duşa girmiş olmalıydı. Yemeğini hazırlamak niyeti ile yerinden kalktı. O sırada dikkatini masanın üzerindeki telefon çekti. Ama yaklaşıp yaklaşmama konusunda karar veremiyordu. Murat’ın telefon şifresini biliyordu. Bugüne kadar bir kez bile kullanmamıştı. “Ona güveniyorum.” diyerek kendini hep frenlemişti. Ancak bu sefer kendini tutamadı. Bir şekilde o telefona bakması gerektiğini düşünüyordu. Eşinin kendinden fazla ilgi gösterdiği o telefonda bir şey vardı. Sanki ona baksa problemi anlayacak ve ortadan kaldıracaktı. Parmakları titreyerek ekranı kaydırdı. Gelen mesajları incelerken bir isim gözüne çarptı, Melis. Kalbi bir an duracak gibi oldu. Melis de kimdi? Hiç böyle bir arkadaşları yoktu. Murat’tan da bu ismi hiç duymamıştı. Bir müşteri ya da çalışan olabilirdi. Hızlıca mesajları açtı ve okumaya başladı.

- Aşkım bugün dükkâna geldim ama seni göremedim. Neredeydin?

- Çiçek almaya gitmiştim.

Leyla önceki mesajları da baktı ve donakaldı. Konuşmalar aylarca geriye gidiyordu. Birbirlerine sevgi sözcükleriyle hitap ediyorlardı. Mesajları gören herkes bu iki kişinin sevgili olduğunu görebilirdi. Gözlerinden yaşlar süzülürken Bu nasıl olabilir? Bu kadar yılın ardından Murat nasıl böyle bir şey yapabilirdi?” Murat’a konduramıyordu. O bunlarışünürken Murat duştan çıkıp yanına gelmişti. Ona hiçbir şey soramamıştı. Boğazında bir düğüm vardı sanki. Ayrıca konuşsa, sorsa ne olacaktı ki? Ne değişecekti? Gözyaşlarını silmeye çalışıp sessizce düşünüyordu.  Bu günlere nasıl gelmişti? Nasıl görememişti ki olanları? Aslında her şey ortadaydı diye düşündü. Hayat ona işaretler göndermişti ama Leyla bu işaretleri okumak istememişti. Eşiyle aralarındaki mesafe açılırken o bunu önce yok saymıştı. Sonra da sebebini iş diye düşünmüştü. Ama bugün dönüp baktığında görüyordu, her şey ortadaydı. İşaretler büyüye büyüye gelmişti ama o görmemişti.


Deneyimsel Tasarım Öğretisi


Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki:Hayatta hiçbir şey yok ki olmadan önce bir işaret göndermesin ve olduktan sonra da bir iz bırakmasın.’’

Aynen de öyle de olmuştu. Ama Leyla’nın ona hesap soracak gücü yoktu. O konuşmasa da Murat Leyla’da bir sıkıntı olduğunu anlamıştı, yaklaşarak sordu. Konuşurken sesindeki tedirginlik öyle belirgindi ki!

-  - Ne oldu, bir şey mi var? Bir durgun görünüyorsun. Ayrıca ağlamış gibisin de. Kötü bir haber yok ya?

Leyla’nın sesi soğuk ve keskin bir bıçak gibiydi:

-        - Melis kim, Murat?

Murat bir an durakladı. Gözleri büyüdü. Yüzündeki şaşkınlık yerini suçluluk dolu bir ifadeye bıraktı. İnkâr etmenin faydası olmayacağını Leyla’nın sesini duyar duymaz anlamıştı.

-        - Leyla, açıklayabilirim…

Ne söylerse söylesin inanmayacaktı Leyla. Ama o açıklamayı duymayı gene de istiyordu. En azından bunu yapmalıydı Murat. Ona bir açıklama yapmalıydı.

-        - Melis benim müşterim. Yani müşterimdi… İlk o bana yazdı. Başlarda cevap vermedim ama öyle ısrarcıydı ki! Sadece arkadaş olmak istiyordu. Ben de birkaç defa yazdıktan sonra cevap verdim. Niyetim kötü değildi. Öyle başladı her şey. Sonra yaptığımın ne olduğunu fark ettim. Ama iş işten geçmişti. Bitirmek istediğimde beni tehdit ettiı. Biliyorum çok aptalca! Nasıl böyle bir hata yaptım ben de bilmiyorum. Sana kaç kere anlatmak istedim ama beni bırakıp gitmenden çok korkuyordum. Hala da korkuyorum. Ne olur Leyla, bırakma beni! Çok pişmanım. Sen gördün diye de değil, öncesinde pişmandım. Ama olmadı yapamadım, çıkamadım bu işin içinden.

Leyla onu dinlemiyordu. Sesindeki titremeyi bastırmaya çalışarak güçlü durmaya çalışıyordu. Ama bu onun için çok zordu.

-       - Bunca yıl, paylaştığımız onca şey… Beni nasıl böyle aptal yerine koyabildin?

O gece Murat açıklamalar yapmaya, özür dilemeye çalıştı. Ama Leyla biliyordu; sevgi, sadakatle beslenirdi. Murat, sadece bir hata yapmamıştı. O, Leyla’nın hayallerini ve ona olan inancını da yok etmişti. Murat Leyla’nın kararlılığını gördüğünde gözleri doldu.

-   -Bana bir şans daha ver, lütfen. Sana kendimi kanıtlarım. İnan bana bunu yapabilirim. Seni seviyorum. Biz birbirimizi seviyoruz Leyla! Bunun üstesinden gelebiliriz.

Ama Leyla artık kararlıydı ve geri adım atmadı. O gün bu evliliğin bittiğini anlamıştı. Ayrıldıktan sonra bir süre zorluk yaşadı. Maddi olarak bağımsız değildi, bu yüzden de iş aradı. Çok yerin kapısını çaldı. Sonunda küçük bir kafede garsonluk işine başladı. İlk defa kendi başına ayakta durmanın keyfini yaşıyordu. Günleri daha yorgun ama daha mutlu geçiyordu. İçindeki o huzursuzluk gitmiş, ferahlık gelmişti. Her yeni günde biraz daha güçlü hissediyor, kendi ayakları üzerinde durabilmek iyi geliyordu. Ayrıca öyle bir ders almıştı ki artık olayların nereye gideceğini öngörebilir hale gelmişti.

 


 Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar.


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi “ programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”

Yahya Hamurcu 

Yorumlar

  1. Sibel Basılgan22 Ocak 2025 11:33

    İşaretleri okuyabilmek ne kadar dq önemli. O zaman kandırılmayan tedbir alan olabiliyorsun👍
    Kaleminize sağlık teşekkürler 🪷🪷🪷

    YanıtlaSil
  2. İnsan gerçeği görür ama kabul etmek istemez.

    YanıtlaSil
  3. İnsan hata yapınca nedense bir şans verilsin istiyor ama şans verilsede aynısını yapıyor.

    YanıtlaSil
  4. Hayatta herşey işaretlerini verir.

    YanıtlaSil
  5. Çok akıcı cok içine çeken guzel bi yazidi,yureginize saglik,Hayatta herşey işaretini veriyor,bizlerde o işaretleri okuyabilme bilinç açıklığına sahip oluruz ins.

    YanıtlaSil
  6. Insan bazen en yakınındaki olay ve durumları goremiyor. Sonrasi hayal kırıklıkları, mutsuzluklar...
    Hayatın dilini okumak gerek

    YanıtlaSil
  7. “Hayatta hiç bir şey yok ki olmadan önce işaretini göndermesin…” kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  8. İnsanın işaretleri zamanında okuyabilmesinin önemini ne kadar açık ifade etmiş, zamanında okunabilse sonuç bambaşka olabilirdi…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli