GERÇEK DOST
Asma yaprakları tüm kamelyayı sarmıştı
bahçede. Ablasıyla beraber asmadan olgunlaşan üzümleri toplayan Simge yeğeninin
sesini duydu.
-
Evet, süper, iyi, tam öyle, yaptığın
kadar.
Anlamaya çalışan gözlerle önce
birbirlerine baktılar. Sonrada sese doğru yürümeye başladılar. Aynı anda
mutfaktan koşan anneleri heyecanla; “Ne
oldu? Biri mi düştü” dedi.
Poyraz seslendi annesine,
-
“Yok
iyiyiz, Anne Ilgaz bisiklet sürmeyi öğrendi.”
Ellerini çırparak, zıplaya zıplaya
sevinç müjdesi veriyordu. Simge yeğeninin neden bu kadar sevindiğini ilk başta
anlayamamıştı.
Poyraz ve Ilgaz iyi arkadaştı. Poyraz altı, Ilgaz ise yedi yaşındaydı. Ilgazlar mahalleye ilk taşındığında Poyraz’ın
annesi onları çaya çağırmıştı. Annesinin arkasına gizlenerek gelen Ilgaz, evde
bir çocuk sesi duyunca hemen ortaya çıkmış, “saklambaç oynayalım mı?” demişti.
Bütün gün birlikte keyifle oynamışlardı. O gün başlamıştı dostlukları.
Geçen hafta babası Ahmet Bey Poyraz’a
bisiklet sürmeyi öğretmişti. Şimdi arkadaşına öğretme zamanıydı. Ilgaz’a ısrar
etmeye başlamıştı. Kendisi gibi onunda bisiklet sürmesini istiyordu. Beraber
mahallede gezmek, yarışmak için can atıyordu. Ilgaz onları bahçede görmüştü. Aslında o da
bisiklete binmeyi çok istiyordu ama geçen yaz ki kötü anılarından dolayı tekrar
denemekten korkuyordu. Bisikletten düşmüş, bacağına beş tane dikiş atılmıştı. Sonunda
Ilgaz ısrarlara dayanamamıştı.
Bahçede duydukları Poyraz’ın Ilgaz’a destek sözleriydi. Ahmet Bey o anları videoya çekmişti. Simge
ise yeğeninin ve arkadaşını izlerken düşüncelere dalmıştı.
Ilgaz, bisikletin gidonuna sımsıkı
yapışmış, düşmemek ve dengede durmak için uğraşıyordu Alnından aşağı akan,
sonrada göz kenarlarından yanağına doğru süzülen terler kaygısını ispatlar
gibiydi. Bir taraftan da Poyraz’ın babasının uyarılarını dinliyordu. Ilgaz
pedal çevirmeye başladı. Önce bir ayağını sonra diğer ayağını
aktifleştiriyordu. “Hem gidon, hem pedallar hem yoldan gözlerini ayırmamak… Ne
kadar da zormuş.” Dedi içinden.
Rıza ise arkadaşını motive ediyordu;
- Evet evet… İyi iyi… Tam da böyle... Bak gördün mü? Ta
buraya kadar geldin!
- Çok
yoruldum Poyraz.
- Dayan biraz, iyi gidiyorsun.
Ilgaz iki metre gidiyor duruyor, frene
basıyordu. Ayağını hemen yere bırakmak istiyordu. Diz kapakları düşerken
berelenmişti.
-
Nefesim yetmiyor, yoruldum, artık durayım.
- Ilgaz, şimdi
durursan sonra daha da zorlaşacak. Devam, az kaldı, kolaylaşacak. Güven bana. Elinden
geldiği kadar yap.
Duygularını ifade edişi, arkadaşını motive edişi şekli, nasıl da masum ve içtendi Poyraz’ın. Arkadaşının başarısından haz alan samimi halleri, Simge’ye tebessüm ettirmişti. Poyraz, bak gördün mü benim bisikletim var, diye hava atıp etrafta dolaşabilirdi. Ben erkenden bisiklet sürmeyi öğrendim, diyerek de dolanabilirdi. Ama öyle yapmadı, arkadaşını destekledi, çabaladı. Paylaşmadan oyunların, oyuncakların keyfi yoktu. Birlikte hareket etmek, her yerde olduğu gibi bisiklet sürerken de kıymetliydi. Mutluluğun paylaşarak çoğalacağına fark etmişti Simge. İspatı ise davranışlarıydı; O öğrenmeden yanında bisiklete binmemişti.
Ilgaz bisiklete binmeye, Poyraz onu
desteklemeye devam ediyordu.
-Bir iki pedal deme, sakın yaptığını
küçümseme! Erken dengeni kaybettiğin için üzülme! Ümidini kaybetme! Yaptığın
kadarını, iyi yaptın.
Dost Kimdir?
Dost
destekleyen demektir.
Gerçek dost ise
insanın toplamda lehine olan süreçleri destekleyendir.
Hazzından da acısından da pay alandır.
Övünmek, böbürlenmek, kibirlenmek değil,
Göstermek hiç değil,
İhtiyaç gidermektir derdi.
Samimidir…
Kendine iyi gelen ne varsa, dostuna da
iyi gelmesini ister.
Dostunun mutlu olmasını isteyendir ve bunun için pay almak ister.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Der ki;
“Senin hayatın ama bana da pay var.”
Dost;
Kâh acı da olsa gerçeği söyler, kâh
gözyaşını siler.
Kâh seni düştüğünde yükseltir.
İyilik yaparken, pay verir, öğretir, yol
aldırır.
Bisikleti çok rahat sürebiliyorken,
arkadaşın sürememesini dert edinendir dost.
Balığı tutup önüne koymaz, tutabilir
hale gelmesi için emek verir.
Hastalandığında aklına “Ben onun için ne
yapabilirim” diyendir dost.
Bir ıhlamur, bir sıcak su torbası
getirendir.
Senin hastalığından pay alandır dost.
Hatalarını görmek duymak isteyen
değildir. Kendi var olmak için, senin yok olmanı istemez. Aksine yanlışlarınla
doğrularının yer değiştirmesi için çabalar, motive eder. Senin mutlu olduğunu
da mutsuz olduğunu da anlayandır, hissedendir.
Gerçek dostlarla yol alabilmek ümidiyle…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar.
Kişi dününe göre iyiye gitmeye çalışırken elinden tutandir dost.
YanıtlaSilGerçek dostu anlayabilenlerden olmak ümidiyle
YanıtlaSilGerçek dost,
YanıtlaSil"Senin hayatın ama ben da pay var"
Gerçek dostlarla yol alabilmek ümidiyle…
YanıtlaSilAmin…
Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷
Gerçek dost ne de güzel anlatılmış :)
YanıtlaSilTeşekkürler, kaleminize sağlık 🌸
İnsanın gerçek dost ile olmayanı ayırması için gerçeğinin ne olması gerektiğini bilmesi güven veren bir şey...
YanıtlaSilDestekleyen, hayrımızı isteyen, hayrını istediğimiz dostlarımızın çoğalması dileğiyle...
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilNe güzel bir yazı olmuş …