Anne Sen Gerçek misin?

 ANNE SEN GERÇEK MİSİN?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi


- Kızım müsade eder misin telefonla konuşuyorum.

- Anneee, matematik defterimi bulamıyorum!

- Tamam, Ceren’cim telefonu kapattığımda sana yardımcı olacağım.

- Anne hemen bulman gerek anlamıyor musun? Sonra bana neden ders yapmıyorsun, diyorsun.

Sonunda kazanan Ceren olmuştu. Telefonu apar topar kapatıp Ceren’in odasına gitti Nevin. Masanın üstünde duran kitabın altındaki defteri buldu. Artık “Bu çocuk neden böyle” demekten çoktan vazgeçmişti. Gözünün önündeki şeyi görmez, ortalığı ayağa kaldırırdı. O kadar rahata ve hazıra alışmıştı ki birileri hep onun yerine eşyasını bulmalı, işini yapmalı ve keyfini yerine getirmeliydi. Bütün hepsinin üstüne Nevin’in  kendini yetersiz  hisstemesi ve gerçek bir  anne olamadığını düşünmesi ise cabasıydı.

Nevin için Ceren'e laf anlatana kadar kendisinin yapması çok daha kolaydı. Onun odasını toplamak, derslerini yapmak ona zor gelmezdi. Ama hangi işini görürse görsün, Ceren'i bir türlü mutlu edemiyordu. Keyfini yerine getirme kısmı en zor olanıydı. Yine böyle bir gün durup düşündü Nevin, “Kim mutlu olmak için çabalamayan birini mutlu edebilirdi ki? Peki, ya sonra ne olacaktı? Bu çocuk hayata atıldığında problemlerini kim çözecekti? Nevin nasıl her an yanında olacaktı?”

Bir yanda zihninde deli sorular dönerken bir yanda kızının halini gördükçe gelecekle ilgili  kaygıları artıyordu. Ebeveynlerin hepsi maddi kaygılar taşıyacak değildi ya...


Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Çocuk büyütmek veyetiştirmek aynı şey değildir.

Her çocuk büyür ama her ebeveyn yetiştirici olamaz. Esas kıymet yetiştirmektedir.

Rahmetli annesi, “Kızım yaptığın bana ama öğrendiğin kendine.“ derdi. Ne kadar da doğru söylemiş. O yıllarda bunları anlayamıyordu. Kim bilir başka ne kıymetli şeyler söylemişti.

Genç kızken ev işi yapmak, bulaşığa yardım etmek, kardeşine bakmak zor geliyordu. Üniversite yıllarında ise bu konularda diğer arkadaşlarından daha marifetli olduğunu fark etmişti. O zaman annesinin ne demek istediğini biraz daha anlamaya başlamıştı. Yaptıklarını annesi için yapıyor gibi gözüküyordu. Oysa ne öğrendiyse, o nereye giderse onunla birlikte geliyordu.

Düşününce kızının, onsuz bir yere gittiğinde eli boş olduğunu anlıyordu.

O daha küçük.”, “Dersi daha önemli.”, “Ben onu iki dakikada yaparım.” Cümleleri ile onun yerine işleri yapıveriyordu. 

O anda meseleyi uzatmadan iki dakikada halletmek iyi gibi ama beş on sene sonra yetişememiş bir yetişkinle güç yetmeyen uğraşlarda olmak ne zordur.

Her şeye evet demek, onun yerine yapmak kolay olandı. Yetiştirmek ise çok daha zordu ve sabır gerekiyordu. Çocuk yapması gereken bir işi yavaş yapıyordur ve senin çok acelen vardır. Yine de o işi yapmasına sabretmek gerekir.

“Hadi kızım sofrayı kurmama yardım et.” derdi kendi annesi ama acele de etmezdi. Gücünün yettiği ölçüde sorumluluk verirdi. En güzeli olsun, en mükemmeli olsun diye bir beklentisi yoktu.

Nevin, o akşam “Cemre sofrayı kurmama yardım eder misin?” dediğinde “Anne sen hallet işte benim bir sürü dersim var. cevabı, geç kaldığıyla ilgili bir delildi.

Ertesi gün kızının çığlığıyla uyandı.

-        Anneeee! Neden uyandırmadın beni, geç kalmışım.

-        Kızım, saatini neden kurmadın?

-        Anne, sen gerçek misin ne yapmaya çalışıyorsun? Senin yüzünden geciktim işte sen her sabah uyandırıyordun diye alarmı kurmamıştım.

Ne kadar da doğru söylüyordu. Gerçekten haklıydı. Onu bu kadar rahata kendi alıştırmıştı. Üstelik  o kadar iyi niyetle yapmıştı ki bunu. Artık bir şeylerin değişmesi gerekiyordu. Ceren büyümüştü ve kendi işlerini kendisi yapmalıydı.  Hem zaten onun olan bir şeyi, annesi ondan ne kadar süre alabilirdi ki? Mesela Cemre'nin bir fularını kullanmak istese bu büyük bir problemdi. Sorumlulukları da en az fular kadar Cemre'nindi oysa. Sadece kendi işleri de değil evle ilgili de sorumluluk almalıydı. Sonuçta bu evde birlikte yaşıyorlardı.

Nevin düşündükçe bundan farklı bir stil sergilemesi gerektiğine ikna oluyordu. Yavaş yavaş uygulamalara da başlamıştı. Artık Cemre’nin odasını toplamıyordu. Ödevlerini hatırlatmıyordu. “Dersimi yapmam.” tehditlerine boyun eğmiyordu. Cemre birkaç kez okula geç kaldı. Evde yardım ettiği işleri söylenerek yapıyordu. Nevin netliğini ve sakinliğini hiç bozmamıştı tıpkı annesi gibi. Başta her şey çok zor olmuştu ancak zamanla kolaylaşmaya başladı. Cemre’ye de başta zor gelse de,  o da okul ve evdeki sorumluluklarını dengelemeye başladı. Bir bataklık gibi insanı içine çeken o  rahatlık tuzağından uzaklaşıyordu adım adım. Yatağını topluyor, kıyafetlerini katlıyor ve  odasını havalandırıyordu. Okuldan eve geldiğinde ödevlerini tamamlıyor ve hatta ev işlerinde annesine yardım ediyordu. En önemlisi artık kimsenin onun keyfini yerine getirmesine gerek kalmıyor ve daha mutlu, daha sakin görünüyordu.

Nevin son kareye ve öncesine baktığında,  aslında şimdi gerçek bir anne olduğunu hissediyordu. Çünkü artık onun  büyümesine değil, yetişmesine odaklanıyordu. Onu rahatlık tuzağına çeken değil, hayata hazırlayan bir anne olduğunu hissediyordu. Artık Nevin de mutluydu.




 Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar.


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi “ programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”


Yahya Hamurcu

 

Yorumlar

  1. “Çocuk büyütmek ve yetiştirmek aynı şey değildir.”
    Aynı olduğunu zannetsekte kesinlikle değil…

    Keleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  2. Kaleminize sağlık 🌹
    İnsanı hayata kazandırmak topluma faydalı bir birey haline getirmek bedelle doğru yetiştirme ile olur …

    YanıtlaSil
  3. Çocuk büyür zaten önemli olan yetiştirmek kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Gerçek anne olmak dileği ile ... kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Çocuk büyütmek mi, yetiştirmek mi? İşte çok önemli bir mesele bu… İyi anne olabilme niyetiyle çıktığımız yolda, çocuklarımızı yetiştiremiyor, rahatlık tuzağına düşürüyoruz…
    Güçlü, marifetli, kendine yeten, özgüvenli çocuklar yetiştirebilme dileğiyle…
    Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷

    YanıtlaSil
  6. Sadece öğrendiklerimiz bizimle birlikte geliyor…

    YanıtlaSil
  7. Zamanından vermek, sabretmek, hemen halledeyim bitsin dememek...
    Büyüten değil, yetiştiren olmak...

    YanıtlaSil
  8. İnsan isteklerinden test ediliyor. "Aman dışarıdayız çocuğum olay çıkarmasın, aman dersini çalışsın iyi bir mesleği olsun da..." diyerek çocuğuna tavizler verebiliyor. Yine iş insanların isteklerini yönetmeye geliyor. Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  9. İnsan yetiştirmek be büyütmek birbirinden farklı şeylerdir. Ebeveyn olarak çocuklarımızın iyiliğini istiyorsak, onları yetiştirmemiz, hayata hazırlamamız gerekir. Bunun yolu da her istediklerini yapmak ve imkan sunmak değildir. Destek olmak, yetemedikleri yerde devreye girmek, düştüklerinde kaldırmak ama sonra yine sahneyi onlara bırakmaktır. Çünkü her insan kendi sahnesinden sorumludur ve orada başroldür.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli