ANNEME HEDİYE
O annesine anneler gününde hediye almazdı. Ya birkaç gün önce ya da birkaç gün sonra verirdi hediyesini. Ama mutlaka bir şey alırdı ve mutlaka ihtiyaç görürdü aldığı.
Mezarlığa daanneler gününde gidememişti. Birkaç gün sonra ancak gidebildi. Annesini sevmediği için değildi bu gecikme. O bütün hayata yayılması gereken bir nezaketin, bir sevginin bir güne ziplenmesine karşıydı. İnsan bütün bir yıl yaptığı anlayışsızlığı ve kötülükleri nasıl bir günde hediye alarak kapatabilecekti ki. Bu mümkün müydü, kim karar vermişti buna? Dahası herkesin bunu aynı anda yapmasına tepkiliydi. Yani gün olur havandasındır, o gün annene sürpriz yapmak istersin. Neden ben herkesle aynı gün hediye almak zorundayım ki! Bu hayatta güneş bile her gün aynı saatte doğmuyordu. Yere düşen her kar tanesi bile birbirinden çok farklıydı. Bu hayatta anlamı olmadan yapılan her şeye karşıydı Leyla. Bu tipdavranışların önce alışkanlık, sonra mahalle baskısı haline gelmesine de ayrıca üzülüyordu.
Oysa hediyeleşmekdünyadaki en güzel şeylerdendi ona göre. Bir insanın kendini tanıdığını, bir bağın olduğunu verdiği hediyeden anlayabilirdin. Günümüz dünyasında hediye büyük bir atık haline gelmişti aslında. Evine bugüne kadar gelen hediyelere şöyle bir baktıLeyla. Kupalar, kremler, kitap ayraçları, havlular… Hele ki hediyelerin doğada yok olması yıllarca süren renkli poşetler koyulup, iplerle bağlanması çok ilginçti gerçekten. “Kimse benim hayatımda kupa kullanmadığımı, kitaba ayraç koymadığımı bilmiyor demek ki. Ya da demek ki bana, ‘Kupa ile çay iç.’ ya da ‘Sen ayraçla kitap okumalısın.” diyorlar diye düşünüyordu.
“İnsanoğlu bir dileği gerçekleşmedikçe sokaktakine şeker vermediğine ve lokum dağıtmadığına göre… Aslında insanlar karşısına hediye vermek istemiyor. Başka bir amaçları olmalı belki de. Beni tanıyanlar da benim ihtiyacım olanı hiç düşünmemişler.Buna vakit ayırmamışlar ve beni o değerde görmemişler. Paralarına hediye almak için kıymışlar ama akıl etmeyi unutmuşlar. Peki, neden acaba hiç benim isteklerimi ve ihtiyaçlarımı düşünmüyorlar.”
Deneyimsel TasarımÖğretisi der ki: “Gerçek ilişki ihtiyaç gidermeyle başlar.”
Oysa Leyla bir arkadaşına giderkenhep onların asıl ihtiyaçlarına odaklanırdı, ne mi alırdı? Arkadaşının ihtiyacına bakardı. Mesela çölyak hastalığı varsa içinde un olmayan şekersiz bir çikolata ya da siyez unundan ekmek, temiz içerikli zeytinyağı, ya doğal bir çamaşır temizleyici tercih ederdi. Çok yoğun bir arkadaşı olduğunda, onun el yapımı şeyleri yapma imkanı olmayabilir diye ona bir ev böreği yapardı. Çünkü “Parası var ama el yapımı tereyağlı bir böreği açacak vakti bulamaz.”, derdi. Kendisine de gün içinde tüketebileceği, yoğun kullandığı güncel hediyeler alınmasını isterdi. Düşünsene içinde zehir olmayan bir yeşil ya da siyah zeytin...
“Ne büyük bir ironi.” diye düşündü. Evet, hediyeleşmek güzeldi, ama artık dünya o kadar kirlenmişti ki. İnsanlar karbon ayak izi diye bir şey ortaya atmışlardı. Bunun da müsebbibi inekler olmuştu. Bu yüzden bazı ülkelerde inekleri öldürmeye karar verilmişti. Ama hiç kimse kendine hediye gelen ve kullanmadığı hediyelerin dünyaya olan karbon ayak izini düşünmemişti. Kimse buzdolabında çürüyen gıdaların, çöpe giden ekmeklerin üretilirken oluşan karbon izini hesaplamıyordu. Yılbaşında kesilen çam ağaçlarına sonra ne olduğunu kimse bilmiyordu. Plastik olanlarınsa üretimi için harcanan enerjinin hesaplamalarda hiç yeri yoktu. “Neden acaba?” diye sordu kendine. Ardında kötü niyet aramadan, saf zihinle düşünmek istedi önce.
Bunları düşünürken annesinin mezarının başında gözleri yaşardı. “Annecim beni en çok senanlardın. Ama şimdi yanımda sen yoksun. Sen yoksun ama öğrettiğin her şey bende. İnsanların ihtiyacını gidermeyi, bir eşyayı yırtılana kadar giymeyi, ihtiyacını doğru belirlemeyi, ihtiyacın kalmayanı ihtiyacı olana iletmeyi… Kendimi ve etrafımdakileri mutlu edebilmenin yolunu sen öğrettin bana. Hangi somut eşya yarışabilir ki gönülden yapılan bir iyilikle. Şimdi her yaptığım iyilikten sana pay gönderiyorum anne. Benden sana hediye.”
Ve gerçek ihtiyaç giderenlerden olmak mesele…
Her insan aslında gerçeği bilir... Ama egosu baskınsa o gerçeği görmek istemez. Ellerinize sağlıkkk 💐
YanıtlaSilBir insanı sevmek değil mesele, gerçekten onun ihtiyacını fark edebilmek,
YanıtlaSil"Şimdi her yaptığım iyilikten sana pay gönderiyorum anne. Benden sana hediye." bir anne için en iyi hediye hayırlı bir evlat olsa gerek... hayatımızdaki insanlara gelince... bize verilecek en büyük hediye insanların samimiyetidir...
YanıtlaSilKaleminize sağlık🌹
YanıtlaSilGerçek ihtiyaç gideren kişi olmak marifet gerektirir.
Gerçekten hediyede ki amaç karşının ihtiyacı olunca mutlu olunuyor.. yoksa anlamsız hediye.. ve yük dolu dolaplar
YanıtlaSilİhtiyaç giderenlerden olalım.. Kaleminize sağlıkk... Verilen örnekler o kadar güzel ki hediye alırken göz önüne alacağım😊
YanıtlaSil