İÇERİDE BİR YERLERDE…
Koridor hınca hınç doluydu. Haftanın son günü tatil girmeden kontrole gelen geleneydi. Işık öyle loştu ki… Karışan sesler, havasız ortam onu iyiden iyiye germişti. Her gün aynı koridordan geçerdi ama iş kendine gelince bulunduğu ortam ona daha baskılı gelmişti. Bir yandan içeride bir yerlerde içini yakıp kavuran ağrı kendini hatırlatıyordu ara ara.
Emel, hastanede veri giriş personeli olarak çalışıyordu. Bir haftadır yaşadığı yoğun karın ağrısından dolayı daha fazla beklemek istemedi. Çalıştığı hastanenin kadın hastalıkları polikliniğinden randevu aldı. Her şeyde bir göz aşinalığı vardı. Ama bu seferki duruşu farklıydı artık hasta kimliğiyle oradaydı. Giydiği beyaz önlük yerine, üzerine rastgele geçirdiği siyah hırkayla oturuyordu. Hırkanın kollarını dirseğine kadar sıvamıştı. Avuç içleri terliyor, boğazı kuruyordu.
Sıra kendisine geldiğinde doktor soğuk bir ciddiyetle birkaç soru sorduktan sonra onu detaylı ultrasona yönlendirdi. Ardından tetkikler, kan sonuçları, yeni bir randevu… Günler birbirini kovaladı. Sonunda, randevu günü gelmişti. Duyduğu cümle yüzüne tokat gibi indi:
“Rahminizde bazı yapısal zayıflıklar, var kansere ilerleyebilir Emel Hanım. Şimdilik ciddi değil. Ama bazı işaretler erken uyarı niteliğindir. Takip gerekir ama isterseniz bazı ilaçlara da başlayabiliriz. ”
O an başını salladı. Dinliyormuş gibi yaptı. Ama aslında duyduğu tek şey "rahim" kelimesiydi.
Rahim…
Bunca yıldır bedeninde taşıdığı ama üzerine hiç düşünmediği o kelime, şimdi zihninde yankılanıyordu. Çalıştığı birimde her gün yüzlerce dosyada görüyordu. "rahim kanseri", "rahim ağzı yarası", "rahim alınması..." Bunların Latincesini sık sık görür. Hatta hastaların işlem için yatışlarını yapardı. Ama kendi rahmini hiç merak etmemişti. Ne yapar, nasıl yaşar, neye üzülür, neye sevinir? Daha önce hiç düşünmediği bu içsel evin şimdi nasıl bir yapıda olduğunu merak etti. Göğsünden boğazına doğru bir şey yükseliyor, gözlerini yakıyordu ama ağlamadı. Sorularla çıktı odadan.
O akşam eve gittiğinde rahmini tanımaya karar verdi. İnternette dolaşmadı. Eline kalem aldı. Bir kâğıda yazdı: “Benim rahmim kim?” İlk kez bu soruların peşine düştü.
“Rahmi bir barınak mıydı? Bir savaşçı mı? Bir öğretmen mi? Neye benzer? Avokado gibi mi, armut gibi mi? Peki neden susmuş şimdiye kadar?” Hastanenin gebe okulunda rahim görsellerini sık sık görürdü. Ama ona hiç böyle merakla bakmamıştı. Bugün o gündü. Kendi bedenindeki bir organla tanışacaktı.
Ertesi gün hastaneye gitmedi. İşten izin aldı. Sabah oturup rahmiyle ilgili notlar aldı. Şema çizdi, eskiz yaptı. Sonra bir deftere şunu yazdı:
Rahim sadece tutmaz.
Sadece taşımaz.
Bırakmayı da bilir.
Zamanı geldiğinde…
Ne bir gün önce, ne bir gün sonra.
Doğum yalnızca çocukla olmaz.
İnsan, fikirlerini de doğurur.
Kararlarını da…
Yeni versiyonlarını da...
Bırakmak, sadece elini çözmek değildir.
Güvenmektir.
Gidenin gitmesi gerektiğine,
Kalanın kalmasının hayır olduğuna…
Her şeyin bir vakte sahip olduğuna…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Şifa için ALLAH’ıikna etmeniz yeterlidir.”
Kendine kızmaktan, korkmaktan, "Neden ben?" demekten vazgeçti. Belki de sadece sürece dahil olmak, sebebe dokunmak gerekiyordu. Sonuç zaten olması gerektiği gibi olacaktı. Önce kendine verilen organlara, bedene bakmaya karar verdi. O sadece çabalamalıydı. Rahim olan, insanlara ihtiyacını veren, senin çabanı görür. Şifan için sen doğru kapıdan girdiğinde seni ikramlardı zaten…
Hem ayette de “Hastalandığımda da O bana şifa verir.” denmiyor muydu? O zaman neden endişe etmeliydi ki? Önce sebep oluşturmak istiyordu. Bundan dolayı da Emel ilaç kullanmak istemedi. Yıllardır varlığının bile farkında olmadığı bir organın ihtiyacını daha doğru bir yolla gidebiliyor olmalıydı ki öyle de oldu. Araştırmaları ile rahmi için neyden uzak durmalı neyi yemeli ise ona göre çeki düzen verdi hayatına. Ne ilginçtir ki o rahmin ihtiyacını gidermeye çalışırken yapıp ettikleri ona çok iyi gelmişti. “Aslında ihtiyacı olan da tam olarak buymuş.” onu fark etmişti.
Başına gelen bu olaydan sonra hayatına yeni biri girmişti onu çok daha yakından tanımak istiyordu.
“Bedenimde Kim Kimdir? ”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar.
Yorumlar
Yorum Gönder
Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli