İmkansızlıkla Gelen Mutluluk

İMKÂNSIZLIKLA GELEN MUTLULUK

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Beyaz renkte, demir ayaklı ve eskiyi anımsatan detaylarla işlenmiş loş ışıklandırmalar etrafı aydınlatıyordu. Yürüyüş yolunun yan tarafındaki ağaçlara dokunarak ilerliyordu Sema. Yürürken başını gökyüzüne çevirdi. Yıldızlar ve ayın muazzam görüntüsüne bakarak yıldızları sayıyordu. Kim bilir yaratılma nedenleri neydi? Sanki birbirinin aynı gibi görünen yıldızlar... Biraz dikkatli bakınca her birinin birbirinden farklı olduğu aşikârdı. Kâinatta çoğu şeyde olduğu gibi detayda farklılaşıyorlardı. Avluda ise ağaçların esintiyle getirdiği serinlik hissi ve sessizlik hâkimdi. Derin bir nefes aldı ve “Huzur bu olsa gerek.”  dedi içinden. Mekâna doğallık katan ahşap ve taş duvarları, çiçek açan koca koca ağaçları hayranlıkla izledi. O sırada bahçede sandalyede oturan Ahmet’i gördü.

Ahmet bireysel hareket etmeyi seven bir adamdı. İşinde daha iyi olmak için ne yapabilirim kısmına bilinç verirdi. İmkânlarının ve konfor alanının bozulmasını istemezdi. Bu sefer de yurtdışına gitmeyi daha konforlu yaşamak için orada yaşamayı planlıyordu.

Sema selam verip yanına oturdu. Kısa bir hal hatır sormadan sonra Ahmet yine aynı şeyleri konuşmaya başlamıştı. “Bu şehri oldukça sıkıcı buluyorum. İnsanları bile şehrin gelişmesi için bir şeyler yapmıyor. Böyle bir yerde yaşayarak mutlu olmak çok zor.” Şehrin gelişmesi için aslında kendisi uğraşmak istemiyordu.  Mutlu olmak’ ona göre yurtdışında daha kolaydı. Ahmet hayallerinden bahsederken Sema, “İnsan nerede mutlu olur? Mutluluk mekânla ilişkili mi ya da imkânla? İnsanın buna ihtiyacı var mı? Rahat ettiği yerde mi fayda sağladığı yerde mi mutlu olurdu insan?  Mutlu olmak için uzaklara gitmek mi gerek? İnsan kendinden ne kadar uzaklaşabilirdi ki? İmkânsızlıklar içinde mutluluktan gözlerinin içi parlayan insanlar tanımıştı. O zaman imkânı insanın lehine miydi?“ arkası kesilmeyen sessiz düşüncelere dalmıştı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi

Ahmet de kendi dünyasında  konuşmaya dalmışken Sema’nın gözlerinin yorgun ve üzgün baktığını fark etti. “Sen ne düşünüyorsun yurtdışında yaşamakla ilgili?” dedi. Bu soru, Sema’yı daldığı düşüncelerinden çıkardı. Ahmet’in düşünceleri ona tuhaf geliyordu ama geçmişindeki “Ben” ile yüzleşmiş, geride bıraktığı “kişiliği” ile karşılaşmış gibiydi. 

Yıllar önce Sema’nın da Ahmet gibi düşündüğü zamanlar olmuştu. O zamanlar Sema’ya yaşadığı şehir tek düze, sıradan ve sıkıcı geliyordu. İşe gidip geliyor, arkadaşlarıyla ara ara buluşuyordu. Ama şehir sıkıcı geliyor ve kendini mutsuz hissediyordu. Onu daha çok eğlendirecek imkanlar, ortamlar ve hatta Ahmet gibi farklı bir yaşam alanı arıyordu.

Şimdilerde ise bir zamanlar kurtulmak istediği bu şehirden ayrılmak istemiyordu. Sevdiği kent depremden sonra çok yara almıştı. Depremin ertesi günü şehri ardında bırakıp giderken gözyaşlarına boğulduğu zamanı hatırladı. Karlı buzlu yollarda sessizce ağlayarak ilerlemeye çalışmışlardı. O zaman hissettiği duyguları, onca yaralıyı arkasında bırakmanın pişmanlığını içinden atamamıştı.

Gittiği yerdeki insanları, geride bıraktığı şehrindeki ihtiyaç sahipleri ile buluşturmaya çalışmıştı. Çoğu insanın birçok ihtiyacının görülmesine vesile olmuştu. Ancak bütün bunlar pişmanlığını geçirmemişti. Geride bıraktığı şehre dönme kararını açıkladığında “Zaten sevmezdin, dönme. Burada yeni bir düzen kurarsın. Her türlü imkân var, burada yaşamak daha kolay.” demişlerdi. Sema, “Zaten sorun da bu değil mi? Şimdiye kadar hep imkân oluşturmaya çalışmışım. Oysa oluşturduğum imkânlar bana, kısa bir süreliğine fayda verdi. Orada insanlar imkânsızlık içinde iken bu vicdan azabı ile ben nasıl mutlu olabilirim?“ diyerek valizini yüklenip yola revan olmuştu. Sonra kapıdan çıkarken “Yıllarca fayda gördüğüm topraklara fayda vermeye gidiyorum. Bir ağacın yaprakları bile düşer köküne gübre olur, fayda verir. Bizim için de ekmeğini yediğimiz ve toprağından beslendiğimiz şehrimizi kalkındırma, fayda verme zamanı tam da şimdi.’’ demişti. Orada alışık olmadığı bir yoklukla karşılaşacağını biliyordu. Kendini hazırlıyordu, bunu aşabildiğinde güçleneceğine de inanıyordu. Zamanla da anlıyordu. İnsan, toplamda fayda sağladığı bir iş yapmaya karar verdiğinde, mutlu da oluyordu.”

Deneyimsel Tasarım Öğretisi


Sema için hayat ne gösterirdi bilmiyordu ama bu şehre bir vefa borcu olduğunu biliyordu. Elinden geldiğince şehrin ihtiyacını gidermenin kendi ihtiyacı olduğunun farkındaydı. Konfor alanı oluşturarak, imkânlara sahip olarak mutlu olunamayacağını hayat Sema’ya öğretmişti. Sema da Ahmet’e, “Mutluluk uzaklarda imkân oluşturarak değil, imkansızlıktan keyif almayı başararak mümkün. Bu da imkansızlıklar içinde emek harcamak ve ihtiyaç gidermek ile olur, buna inanıyorum.” dedi. Ahmet çoğu konuda Sema ile aynı fikirde olduklarını düşünürdü. Sema’nın bu konudaki net duruşu Ahmet’i şaşırttı. Verdiği cevaplar Ahmet’i pek tatmin etmiyordu. Sema ise yaptığı konuşma ile çok rahatlamıştı. Belki de uzun zamandır olmadığı kadar vicdanı rahattı. Neyi, niye savunduğunun farkında olmak ona iyi geliyordu. Artık şehri ve oranın ihtiyaçları ile daha çok ilgileniyordu. Gereksiz harcamalarının yerini şehre destek çalışmaları almıştı. Eskisi gibi imkânlı değildi belki ama daha mutluydu.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “İmkânsızlıklar, insanın doyum marifetini artırır.”

Artık Sema;

Dününe göre fayda almaya ve fayda vermeye çalışan,

Öğrenen ve öğreten,

İmkânlarıyla değil imkansızlıklar içindeki çabası ile var olmaya çalışan

İhtiyaç gideren daha mutlu bir insana dönüşüyordu.



 Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insana hayat yolunda ihtiyacı olan tüm bilgileri veren gerçeklik ilmidir. Deneyimlerden yola çıkarak ulaştığı gerçek bilgilerle insanın geleceğini tasarlaması için stratejiler üretir. Problemlerini nasıl çözebileceğine dair gerçek yöntemler sunar.


“Kim Kimdir?”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi “ programlarıyla mutlu ve başarılı olmanın yöntemlerini aktarır.

“Keşfedilmemiş tek şey: Daha iyisidir.”


Yahya Hamurcu

 

Yorumlar

  1. İnsan nerede mutlu olur? Mutluluk mekânla ilişkili mi ya da imkânla? Mutluluğu yeni mekanlarda ve imkanda arayanlar için çok faydalı bir yazı olmuş yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Ne olduğun değil ne olacağın önemli derler ya...

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize sağlık 🌹
    İmkan insana anda haz versede toplamda mutluluğundan çalar…

    YanıtlaSil
  4. Her gün dününe göre daha iyi olmak niyetiyle...emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. İnsan yaşama sevinci varsa her yerde imkansızlıklara rağmen mutlu olup mutlu edebiliyor...

    YanıtlaSil
  6. Dününe göre fayda almaya ve fayda vermeye çalışmak ümidiyle İNŞAALLAH …

    YanıtlaSil
  7. Faydalanan ve fayda verenlerden olmak ümidiyle

    YanıtlaSil
  8. O halde imkan insanı marifetsizleştiren bir şey…

    Kaleminize sağlık 🌼

    YanıtlaSil
  9. "Bencillikten bağ çıkmaz"
    İnsanın gerçek ihtiyacı, ihtiyaç gideren olabilmektir.
    Anlayanlardan olmayı dileriz

    YanıtlaSil
  10. "Bencillikten bağ çıkmaz"
    İnsanın gerçek ihtiyacı, ihtiyaç gideren olabilmektir.
    Anlayanlardan olmayı dileriz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Düşünceleriniz bizim için çok kıymetli